Yıllar sonra vardım farkına memleketimin
Çok uzaklarda açan iğde kokulu cennettin
Ruhu yolunmuş aşk alaca gözlerin yüreğim
Şimdi gitsek köye kötümü olur mehmetemin
Sabah erken kalksak başın yaylaya çıksak
Çifte pınara varsak güzel bir ataş yaksak
Öğleye doğru bulgur pilavına mantar katsak
Koca bir soğan kessek kötümü olurdu nuru
Ahh hacı gülü ah korkmazdı cinden periden
Ağyardan başlasak kıyıdan köşeden ekinden
İyi bir dayak yesek bizi bekleyen bekçiden
Yine kinlensek öfkeden kötümü olurdu ahmet
Eski yaptığımız gibi bir kucak fiğ yolsak
İçini biz yesek dışın malla melala koysak
Meşeden deynek kesip kıvrım kıvrım soysak
Yolda tenme oynasak kötümü olurdu ismayil
Yine ezile büzüle düğün odasına gitsek
Almasalar içeri çocuk diye kapı beklesek
Yalvarsak yakarsa gizlice aralardan girsek
Onlar oynasa seyiretsek kötümü olurdu şıkılı
Büyükle oruç tutsak küçükle bayram etsek
Yastı ezanı okunsa terafi namazına gitsek
Herkes secdeye varsa biz ayakta dikilsek
Göv reşit dövse kötümü olurdu hacı ahmet
Birimiz şeker alsak birimiz sıgara çalsak
Kibrit çakmak bulamasak sobadan yaksak
Kimse bulamaz diye çorabın içine saklasak
Öğretmene yakalansak kötümü olurdu puhali
Çerçici gelse köye bizde arkasıra gitsek
Keçi boynozu kırık leblebi çalsak yesek
Yakalasa bırakmasa yumurtayla ödeşsek
Rezil olsak köye kötümü olurdu osman
Bahar gelsede kuzukulak yer yaran toplasak
Ataş yaksak etrafında halay çekip hoplasak
Çingeneyi dilenciyi taşlasak köye sokmasak
Su elği diye bağırsak kötümü olurdu bahri
Teskere verilse kağnıları koşup oduna gitsek
Yüklesek dinli imanlı birde kağnıyı devirsek
Üstümüze devrilip alta kalmadık diye sevinsek
Dayaklasak öküzleri kötümü olurdu kırmemet
Ey akçakışla derende tepende ne var bilmiyorum
Adını andıkça kalabalıklaşıyor ve güçleniyorum
Yürüdüğüm yollar bir acayip nedenini biliyorum
Bulut gibi aşsak dağları kötümü olurdu hasan
Yüzünde bir sarı hüzün ömrün yaprak dökümü
Kendine giden bir yolcusun hatırla artık ölümü
Baş altında bir yastık ten renginde gün dönümü
Cennet pınarında çay içsek kötümü olurdu şükrü
Salim der ki ben çekerim hasretini bunların
Yufka ekmek çökelekli dürüm buz gibi suların
Fırınlı soba aş pişiren çörek yapan kızların
Onlar yapsa bizde yesek kötümü olurdu muhsin
Salim Erben
Kayıt Tarihi : 20.12.2018 14:32:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yıprattık nefsimize yetmeyenleri.
Hesapladık tarladaki, bostandaki, ağaçtaki masraflarımızı.
Aldık sonunda eski bir kilimi koyduk kendimizle yalnızlığa.
Bahri Umman’ın sonu yok ki.
Haydi kıralım çemberlerimizi dediğimizde ar olur mu?..
Ve gidelim oraya!..
Fayda
Sız
Hoş dönüp durmak şeytanla şehirli yanımız.
İki adım yürüyor bir insan.
İli adım farkla cennet varken.
Ve kendilerini eşyaya, bankalara, hastanelere köle ettik karşılıksız sevgiye rağmen.
Dikkatle
Dikkatle seçilmiş mezarlıklar.
Mezarlık kuşları bile gelmiyor oysa duaya.
Tutam tutam bizi kötülükten korurdu ecdadın duası.
Kökleri üstünde yükselmeyen dalın meyvesi yabani olurmuş.
Kaç yıldır büküyorlar hep kalın dallarımız.
Koşan bir at için aşk.
Ahlat ağacındaki kuşa sevgi.
Gözleri fırlayan seherde uyanık olana aşk olsun
Ne fırtına, ne kar, ne yağmur engelleyebilir onları huu demeye.
Aşk için, aşık için, sevgili için semada melekler insan uykuda.
Orada!..
Orada!., bir düş orada!..
Gizlenen taş, toprak, ağaç!..
Hakka aşık olana orada mesajı var sevginin.
Nasiplendik elhamdülillah.
Aşkınız daim olsun.
Yüreğinize sağlık.
Allaha emanet olun.
Selam ve dualarımla.
Hoşça bakınız zatınıza.
TÜM YORUMLAR (1)