Dört Mevsim misali Gezer Çingene

Şerafettin Muş
2648

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Dört Mevsim misali Gezer Çingene

Dört Mevsim misali Gezer Çingene

Bahar geldiğinde köylerden köye
Dört mevsim misali gezer çingene
Çingeneler bahar yaşam hediye
Dört mevsim misali gezer çingene

Baharın kokusu onlarla başlar
Kardelen misali dik durur başlar
Dünya evimizdir diyen kardeşler
Dört mevsim misali gezer çingene

Şarkıları danslarıyla baharda
Gezgin ruhlarıyla gözü dağlarda
Ömür dediğimiz bitmez yollarda
Dört mevsim misali gezer çingene

Onları kıskandık biz hapı yuttuk
Özgür yaşadılar onlardan korktuk
Oysa onlar bizdik biz onda yurttuk
Dört mevsim misali gezer çingene

Korkunun altın da kıskançlık yatar
El işi yaparak emeğin satar
Tertemiz havada korkusuz yatar
Dört mevsim misali gezer çingene

İklim iklim sonsuzluğu yaşarlar
Nefes alır nefes verir koşarlar
Uçan kuşlar gibi kanat açarlar
Dört mevsim misali gezer çingene

Çoluk çocuğuyla yari yanında
Mutlu yaşıyorlar aşk ocağında
Bir ana misali yurt kucağında
Dört mevsim misali gezer çingene

Mutluluklar paylaştıkca büyüyor
Bahar geldi tüm canlılar gülüyor
DOST ŞEREF im yaşadıkca görüyor
Dört mevsim misali gezer çingene

10-12-2007
DOST ŞEREF


Kimden : Aliseydi. (Bay, 44)
Kime : Grup: Kürt Dili ve Edebiyatı
Tarih : 3.11.2007 23:09 (GMT +2:00)


Konu : iyi geceler DOSTLAR...ÇİNGENELER

ÇİNGENELER Onlar pistir, çalar, çırpar, ahlaksızdır... Öyle söylenir, öyle bilinir, öyle bilinmesi istenir. Kağıthane'de gözlerden ırak bir arsada yaşayan genç bir çingene kadın şöyle diyor; 'Bize pis diyorlar, nasıl temiz olalım hergün sizin çöplerinizi temizliyoruz. Bodrum'da süslü kokanalar yılda bir kez yatlarla çöp toplamaya çıkıyorlar, yaza yaza bitiremiyorsunuz. Oysa biz bütün yıl hep çöp toplarız. Hiç görmezsiniz bizi. Kel kuşları (kelaynak) bilem korursunuz. Çingeneleri de korumaya alsanız ne olur ki? ' Diğer halklar gibi çok çeşitli olumlu gelenekleri var onların da. örneğin konukları karşısındaki cömertlikleri bunlardan biridir. Ya da örneğin, Çingenelerin oymak gelenekleri içinde topluluk, kocası ölen bir kadının geçimini üstleniyor. Herkes günlük kazancından onun payını ayırıp veriyor. Bunun gibi örnek bir toplumsal dayanışma hala onlar içinde yer yer yaşayabiliyor.. *** Onların da bir tarihi var... Çingeneler de diğer pek çok halklar gibi yüzyıllar boyunca göçler yaşamışlar, birbirinden yüzlerce, binlerce kilometre uzaklıktaki halklarla aynı toprakları paylaşmışlar, birbirlerine karışmışlardır. Araştırmalar çingenelerin ilk yurdu olarak Hindistan'ı gösteriyor. 14. yüzyılda Balkanlara, 15. yüzyılda da Avrupa'ya yayılmışlar. Çingenelerin Hindistan'dan göçlerinin bir noktasında iki kola ayrıldıkları belirtilir. İlk kol, kuzeye yönelmiş, Kafkaslar, Karadeniz, Orta Avrupa, Balkanlar hattını izlemişler. İkinci kol, Güneydoğu Anadolu, Irak, Suriye, Filistin, Mısır hattını izler. Tabii bu boyuna süren bir yürüyüş, sürekli bir göç değildir. Geçtikleri hemen her yerde topluluğun bir bölümü kalmıştır. İstanbul, Trakya çingeneleri birinci kolun, Maraş, Antep, Adana civarında yaşayan çingeneler ise ikinci koldan göç edenlerin torunlarıdırlar. Bir kısmı bugün yerleşik hayata geçmiştir. İstanbul'da, Kırklareli'nde onların böyle yerleşik hayata geçtikleri semtleri görürüz. Hala göçebe olanlar ise kalaycılıkla, çöp toplayıcılığıyla geçimlerini sağlamaktadırlar. *** Varlar, hem de milyonlarca... İstatistiği rakamlara göre Avrupa'da toplam olarak 7 milyon 101 bin 500 çingene yaşıyordu. Bu sayının yüzde 60'ı Balkan ülkelerinde bulunuyor. Çingenelerin ülkelere göre dağılımı da şöyle: Romanya: 800 bin Bulgaristan: 800 bin Yugoslavya: 800 bin Çekoslovakya: 600 bin Macaristan: 500 bin Türkiye: 500 bin-1.000.000 arası İspanya: 500 bin Rusyada: 260 bin Fransa: 250 bin 500 bin rakamının Türkiye'deki çingenelerin gerçek rakamı yansıttığı şüphelidir. Çünkü resmi bir kayıt yoktur. Ve sayılarının biraz daha fazla olması kuvvetle muhtemeldir. *** Varlığını kanıtlamak için inkar... Edirneli bir çingene bundan birkaç yıl önce *****huriyet Dergi'de kendisiyle yapılan röportajda karşı karşıya kaldıkları açmazı, zorluğu şöyle dile getiriyordu; 'Ezilmişiz, çünkü örgütlü topluluk değiliz biz. Sanki dünyanın bütün namussuzluklarını biz yapıyormuşuz gibi muamele görmüşüz. Bizim halkımızı yıldırmış bu aşağılanma. Bizim de bir dil yapımız var. Yaşama biçimimiz var. Ama herşeyden önce insanız. İnsan olduğumuzu kabul ettirmek için, çingeneliğimizi inkara kalkışmışız. Maddi gücümüz yok, eğitimimiz yok, kültürümüzü değerlendiremiyoruz. Bir can derdine, bir boğaz derdine düşmüşüz, öyle de gidiyoruz.' 'İnsan olduğumuzu kabul ettirmek için, çingeneliğimizi inkara kalkışmışız'; işte onların gerçeği bu cümlede saklıdır. Çingeneysen insan değilsin, adam yerine konulmazsın. Adam yerine konulmak için çingeneliğini inkar edeceksin. Devlet onları yok saymakla kalmıyor, zararlı, tehlikeli görüyor. 1934 yılında çıkarılan İskan Kanunu'ndaki bir madde şöyle diyor; 'Madde 4- Türk kültürüne bağlı olmayan, anarşistler, göçebe çingeneler, casuslar ve memleket dışına çıkartılmış olanlar Türkiye'ye 'muhacir' göçmen olarak kabul edilmezler.' Bu kanun hala yürürlüktedir. *** Çingeneler genelde kendilerine 'çingene' denilmesini pek istemiyorlar. Daha çok 'roman' adını tercih ediyorlar. Herşeye rağmen göğsünü gere gere ben çingeneyim diyenler tüm örgütsüzlüğüne, belki bilinçsizliğine rağmen egemen kültüre karşı bir direnişi temsil ediyorlar. Roman adlandırılmasının benimsenmesi ise bir yerde inkara bulunmuş yumuşak bir kılıf yerine geçiyor. Rom çingenecede insan demek Roman bunun çoğulu oluyor. Bu adlandırmada da çingenelerin yine 'insan olduklarını' kanıtlama kaygısı ağır basıyor. *** 2. DÜNYA SAVAŞINDA ‘ÇİNGENE’ DRAMI GAZ ODALARINDAKİ BİLİNMEYEN ÇİNGENE GERÇEĞİ 'Almanya'da Hitler'in iktidar yılları çingenelerin en kara günleri oldu. Alman diktatörünün Yahudiler için ateşlediği fırınların bacalarından çingene dumanları da yükseldi. Faşizm döneminde Almanya ve Avrupa'da yarım milyon çingene gaz odalarında yakıldı veya 'tıbbi deneylerde kobay' olarak kullanıldı. Naziler yalnız çingeneleri değil, üç kuşak ötesine kadar soyunda 'çingene' kanı taşıyanları da imha ettiler. 16 Aralık 1942'de SS şefi Heinrich Himmer tarafından çıkartılan kararda 'çingenelerin topyekün imhası' emredildi. Çingeneler Auschwitz gibi imha ve çalışma kamplarında, labaratuvarlarda öldürüldüler. Faşist teorisyenler 'bu çingeneler Avrupa'ya yabancı kanı taşıyorlar' diyorlardı. Almanya dışında Fransa'da 15 bin, Polonya'da 35 bin, Macaristan'da 28 bin, Rusya'da 40 bin çingene Naziler tarafından topluca öldürüldü. Çingenelerin Yahudiler kadar güçlü lobileri olmadığından, uğradıkları katliamlar tarihin karanlık sayfaları arasında eriyip gitti.' (Çingeneler, Nazım Alpman, sayfa 101-102) Yani kısacası, söylenmesi gereken şu ki, onlar da bizim insanlarımız. Tüm diğer halkların sahip olduğu veya olması gereken haklar, onlar için de geçerli. Onların güzellikleri de ortaya çıkarılmayı bekliyor. Onlara insan muamelesi yapacak, onlara dillerini, kültürlerini olumluluklarıyla geliştirecek imkanları sunacak bir iklim oluşturmak tüm toplum ve kurumların görevidir. İnsan Hakları Derneği Kdz Ereğli Şubesi

Şerafettin Muş
Kayıt Tarihi : 12.12.2007 16:27:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Su Gibi Şairleri
    Su Gibi Şairleri

    SU GİBİ ŞİİR GRUBU 6.HECE ŞİİR DEĞERLENDİRME PROJESİNE KATILDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ.....
    ______ŞİİRİNİZE YORUM DESTEĞİMİZ...

    Zekâi BUDAK
    Konu hakimiyeti: İYİ

    Üslup: AKICI ve KOLAY ANLAŞILIR

    Hece: 6 + 5 = 11 Hece Vezni (Bazı yerlerde 4 + 4 + 3 = 11 olmuş)
    Hece sayısına riayet edilmiş fakat duraklar düzensiz. Bazı yerlerde duraklar (4 + 4 + 3) gibi olmuş. Ancak, şiire hangi durak düzeninde
    başlandıysa onunla devam etmelidir. Kâfiye oluşturma yetersiz. Meselâ, üçüncü dörtlükte, “dağlarda” ve “yollarda” kelimeleri kâfiyeli değil.
    Çünki, ismin (-de) hali olan (-da) ekini ve çoğul eki olan (-lar) ekini çıkardığımızda geriye kalan (dağ) ve (yol)
    kelimeleri ses benzeşimi göstermezler. Ayni şekilde, dördüncü dörtlükteki (yut) , (kork) ve (yurt) kelimelerinden (kork) kelimesi de kâfiye oluşturmaz.
    Keza, yedinci dörtlükteki (yan) ,(ocak) ve (kucak) kelimelerinden (yan) kelimesi diğerleriyle kâfiye oluşturmuyor.
    Son dörtlükte de, (büyü) , (gül) ve (gör) fiil kökleri ses benzerliği taşımadığı için kâfiye olamazlar.

    GRAMER ve İMLA: “Çingeneler bahar yaşam hediye” mısra’ında anlam eksikliği mevcut. “Korkunun altın da kıskançlık yatar” mısra’ında,
    ismin (de) hali olan (-da) eki birleşik yazılmalıdır. Yani “Korkunun altında kıskançlık yatar” şeklinde. Son dörtlükteki mahlâsın aldığı ek,
    (‘) kesme işareti ile yazılmalıdır. “DOST ŞEREF im yaşadıkca görüyor” şeklinde değil de “DOST ŞEREF’im yaşadıkça görüyor” şeklinde olmalıdır.
    Son dörtlükteki (paylaştıkça) ve (yaşadıkça) kelimelerinde (-ça) ekinin yazımı, sehven olsa gerek, (-ca) olarak yazılmış.

    Hıfzı ÖZBEKMEZ
    Konu Hakimiyeti: Konuya hakim bir şiir yazılmış.
    Hece ve Redif Yazımları: 11 li hece ile yazılmış çok sık kullanılan bir hece sayısı ile yazılan eser akıcı bir dille kaleme alınmış.

    Burhanettin AKDAĞ
    6+5_11 li hece şiiri. Ayak dörtlüğünde redif ayak kullanılmış. “çingene” sık kullanılmış. Kafiyelerde mükerrelik ve uyumsuzluk var.
    (bah, dağl, yoll) , (yurt, kork, yut) , (yaş, kış, aç) , (yan, ocağ, kucağ) , (büy, gül, gör) .
    Bir de, 5. dörtlüğün 1. dizesinde “altın da” ifadesi “altında” yazılmalıdır. Bazı kafiyeler aynı anlamıyla aynı dörtlükte kullanılmış.
    Anlatım günlük kelimelerle nesir gibi olduğundan manayı bütünleyemiyor şiirin genelinde.

    Mehmet NACAR
    Durak ve uyak hataları var. Konu hakimiyeti iyi.

    Ahmet AKKOYUN
    zayıf bir şiir kafiye yönündende oldukça fakir
    sıradan bir masal havası var şiirde şiirin ayakları kırık gibi

    ŞİİR ÇALIŞMALARINIZDA BAŞARILAR DİLERİZ....

    Cevap Yaz
  • Ali Özen
    Ali Özen

    Hollanda'da yaşadığı halde her zaman yurdunun sorunlarının giderilmesini kendisine görev edinen iyi insan Dost şeref'i bu yzdığı şiir nedeniyle bin kere daha kutluyorum.

    Cevap Yaz
  • Aliseydi Taşdemir
    Aliseydi Taşdemir

    Harika bir çalışma omuş dostum...
    Ayrıca mesajımı kulandığın teşekürler...

    Mutluluklar paylaştıkca büyüyor
    Bahar geldi tüm canlılar gülüyor
    DOST ŞEREF im yaşadıkca görüyor
    Dört mevsim misali gezer çingene

    YÜREĞİNE DOSTUM

    Cevap Yaz
  • Osman Öcal
    Osman Öcal

    TEBRİKLERİMLE VE TAM PUANLA SELAM VE DUA.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (4)

Şerafettin Muş