Saat 10’un buçuğu.
30 sene öncesinde başlamış yolculuğuna,
Ahşap, demir karışımı yolcu vapuru.
Her hafta sonu yolcularını toplar.
Ellerinden tutar götürür,
Marmara’nın minik adalarına.
Amaçları ve istekleri farklı olsa da,
Doğanın çağrısına uyar beton hapishanelerin,
Sessiz sakinleri.
Belki de sese kavuşmaktır, çağrıya cevap verişleri.
Dört durak noktası bekler onları.
Dördü de birbirine benzer, dördü de birbirinden farklı.
Rehbersiz başlar gezgin turları.
Nokta nokta bellidir kavuşma kavşakları.
Seyirlik manzaraları arasına karışır kuş cıvıltıları.
Rüzgarın hırpaladığı iğne yapraklı çam ağaçları.
Dinleyebilenlere sunar bedelsiz notaları.
Ve siz de şanslıysanız,
Sevdiğinizle duyabilirsiniz;
Doğanın melodisine eşlik eden fülüt enstrumanını.
Aşkı yaşayanlar, doğaya aşık olur o anda.
Zaman hükmünü kaybeder;
Kuru bir kayanın yaşlı gövdesinde,
Yeşil çamın mağrur gölgesinde,
Kahvenin yeşil, yeşilin mavi;
Işığın yedi rengiyle buluştuğu her noktada.
Durağan saatler akışkanlığa kavuşunca,
Ahşap, demir karışımı yolcu vapuru,
Öbek öbek toplar sessiz sakinleri,
Randevulaştığı dört durak noktasından.
Dördü de birbirine benzer, dördü de birbirinden farklı.
Dönüş buruk ve acı.
Yanınızda sizinle atan ortak bir kalp de varsa,
Bilin ki gelmiştir ses çıkarmak zamanı.
Kayıt Tarihi : 27.1.2003 17:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!