Kentin en sarı saati bu: üç yavru köpek
taksileri azarlıyor;
ince havlamaları doygun kederimizin.
Sesgeçirmez gürültü
Sesli harfleri olmayan bir dil
bu fanuskent.
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
gecenin iki yüzü
cûş eder yedi kat rahlesinde biri
boğazını tıkar kat kat kentinde diğeri
sarıyı örtünen harflerin uyarma vaktine and et
and et ki ekilir her neyse dikilir karşına bent bent
..
rengini gizlememiş ama bendini iyi giz'lemiş
Şiiri çözemedim?...
Saygılarımla....
Kentin en puslu saati bu: üç orospu
taksileri bekliyor
çıplak geziniyorlar
bulvarlarda
yelkovanlar arsız
akrepler biraz daha duyarlı
yavaş hareket ediyorlar.
fanus bir hayat
yaşanıyor bu kentte
diller lal olmuş
esir sokaklara
saat,
gecenin yarısı
doluşmuş eşcinseller
vaveyla yaparlar sokaklarda
İstanbul gözyaşı döker
Tophane
ağlar inim inim.
adı çıkmış ya bir kere
aslında İstanbul
Bir kar/hane...
-Şoför amca şoför amca!
-Ne var?
-Arabay var mı ?
-Var var
-Benziniy var mı?
-Var var
-Yolcular var mı?
-Var var
-Ne duruyorsun?
-Ne yapayım?
-Gaza bassana, gaza bassana
-Gaza bassana vay vay gaza bassana…
*
Cendermenin alayları koğuştur, koğuştur
benim yarim cendermede çavuştur, çavuştur
kadir mevlam beni yare kavuştur, kavuştur
Kız ben sana demedim mi
Karşıki dağlar cenderme, cenderme
Yarin ufak sen askere gönderme, gönderme
Siyah zülfün ince bele indirme, indirme
***
Mahmut Tuncer…
Belki çoğunuz dinlemişizdir. Çok güzel iki türküsü vardır. Bunlardan biri “Helva Yapsana”, diğeri “ Jandarma”…
Eh, güzel türkülerdir. Zevkle dinletir kendini, hatta mırıldatır insanları. Demek ki, amaç gerçekleşmiştir.
Şimdi bu şiire bu haliyle ancak böyle bir yorum yapılabilir zannımca…
Keser sap misali…
Şimdi desem ki efendim sarı zamandan kasıt içinde bulunduğumuz elandır… “Ne münasebet?” demek de mümkün.
Haliyle konu farklı boyuta atlayacaktır.
*
“Or'da dört dilsizin ateşli tartışması
Orada, alüminyum yapraklı ağaçların
hışırtısı altında:”
“Or’da…” ipuçlarından. İşaret edilen özel bir yer.
Or’da oturanların başlarındaki yapraklar alüminyumdan mı, altın suyuna batırılmış gümüşten mi, onu ben bilmem. Alüminyumdan bu yapraklar hışırdar mı, bunu da bilmiyorum.
En tepedekileri bir araya getirdiğimizde üç olur. Geriye kalan “dört” kendi aralarında az güç kalır… Başsız güç, güç olamayacağından…
Şiir efendim.
Şiir kapılarını kapatmışsa, pencereleri yoksa, bacası tütmüyorsa böyle bir yapıyı herkes her şeye benzetir. Tabii, bu da nereden ve hangi yönden bakıldığıyla da ilgilidir.
Ötesi yok…
'Yanılgı var ise affınıza sığınırız...'
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
100 üzerinden 73 puan.
…esasen Cem UZUNGÜNEŞ bu denli kapalı bir anlatımı kullanmasaydı çok daha iyi olurdu.
…yinede az-çok anlatılmak istenen üç aşağı-beş yukarı belli. Şehrin onulmaz ve onarılmaz HENGAMESİNİ, GÜRÜLTÜSÜNÜ, İNSANLARIN BİRBİRLERİNİ ANLAMAMASINI anlatmış.
…kullandığı dil beni açmaz ama niyet halis bu belli.
…kendisini kutlarım.
genel olarak bakildigin da.. sarlatanligin.. tarihcesinin.. antik caga kadar uzandigini goruruz..
antik cagin sarlatan feylozoflari.. idealar ulkesi adini verdikleri.. utopik bir mekana.. halki cekmeye calisiyor..
bu dunyanin.. aslina bakilirsa idealar ulkesinin bir yansimasi oldugu fikrini.. enjekte ediyor..
gercek mutluluk ve huzurun bu dusler ulkesi bu hayal ulkesin de bulunduguna insanlari angaje ediyorlardi..
ancak gercek mana da.. sarlatanlar.. orta cagda zirve yaptilar.. bilim dunyasinin sarlatanlari..
istenirse bu dunya da bile.. saadet ve mutlulugun sahibi olunacagi.. bunun anahtarinin da.. maddi guc oldugu tihniyeti ile..
simya adi altinda.. bir bilim(!) dali ortaya cikardilar..
kiyi koseye atilmis gazoz kapaklari.. ve konserve kutularinin.. altin suyuna daldirip batirilarak.. panknota donusturulup.. mutlulugun satin alinabilir bir deger oldugunu savunup..
siseledikleri bir takim.. cover ( kaplama malzemesi) tezgahlara surerken..
bu gun dahi orneklerine rastladigimiz..orjin krem.. ekvator merhem.. gergedan.. mango.. sigarabirak.. biktim tozu.. gibi markalasmis olmasalarda..
bas agrisi mide bulantisi basta olmak uzere.. korlerin gozunu acacagini.. felclileri yurutecegini iddia ettikleri.. ilaclari..
gomlegine bir damla damlatirsaniz.. sevgilinin kapiniza gelip yalvararak.. kendisi ile evlenmezseniz intihar edecegini.. soyledikleri.. damlalari.. ask iksirlerini.. pazarladilar..
zamanla sarlatanlar.. sirtlarini dayadiklari ekonomik guc ile.. nufuzlarini ..kullanarak.. siyasete soyundular..
sarlatanlar ulke yonetimlerine el koydular.. milletlerine aci cektirdikleri gibi..
devletleri birbirine dusurduler..
sarlatanlarin bugun bile dunya uzerinde ki hakimiyeti yadsinamazken.. suphesiz edebiyat ve sanat da.. sarlatanlardan payini alacakti..
sanat dunyasi sarlatanlari.. kara hava denizden sonra.. dorduncu guc dedigimiz medyayi satin alarak..
muzayedelerde kapis kapis gidiyor.. ressam husamettin dingilin tablosu.. yetis vatandas.. kos sende bir tane al.. turunde.. balon haberlerle isim yaparken..
surda eminonunde koseye oturup piyano calsa.. aksama kadar onbes lira para topluyamaz adamlari..
dunyanin en kiral santozu.. brodvayde bileti.. ikibin gavurparasina satildi.. temmuzda bizdede resital verecek.. simdiden haberin olsun vatandas.. diye..
altin sularina.. altin tozlarina batirilip.. daldirilirken..
edebiyatin sarlatanlari bugun.. yeni siirler listesinde.. isimleri.. en ust sirada.. goruksun.. isim yapsinlar diye..
davar bogurtusunu andiran.. yazi musvettelerini.. siir adi altinda.. sanal ortama aktarirken.. ortalama.. gunde yuz kirk yuz elliden asagi dusmeyecek bicimde surerken..
bu gun .. siir.. sarlatanlarin.. elinde oyuncak olamayacak kadar.. naif bir sanat dalidir..
sair toplumcu olur.. humanist insan sever olur.. sair su olur.. bu olur.. hersey olur.. sarlatan olamaz.. slogani ile..
hak ettigi bicimde.. gunun siiri secilen..
gercek bir sair.. kaleminden.. sarlatan urunu olmayan gercek bir eser okudum..
bu siirin formulu cozuldugunde.. okur bagrinda ki.. bitmek bilmez yanginin sonecegi..
dil damaginda ki susuzlugun.. giderilecegine inaniyorum..
emek caba tabak gibi ortada..
ben sair olan birisine.. sair degil diye.. nasil iftira atabilir..
sair olmuyan birisine... kargo ile adresime gonderdigi.. dabilyu tusu.. nakil esnasi kirildi sanirim.. uc kurusluk leptop hediyesi icin.. nasil sairdir diyebilirim..
kul hakki ile ulu divana cikmak istemem.. benim terazi eti kemigi ayri tartar.. milim hata yapmaz..
evet cem bey bir sairdir.. kendisini ayakta alkisliyorum.. taksimetresi.. levyesi.. bicon anahtari gibi teferruata girmeden ozu yakalamis..
gercek bir saheser.. bas yapit uretmis.. duygu girdabi kayboldum.. adeta eridim..
bu bu sanat kere sanat calismayi ayakta alkisliyor.. saygi ile ceket dugmem ilikliyorum..
iyikine varsiniz.. yurek sesiniz hic susmasin.. kalem daim olsun.. siz hep yazin.. daha daha cok yazin.. mutesekkirim secki sebeb.. saygilarimla..
Sadece acıyı hissedebildim ve görebildim gözlerinde ki devasa hüznün sessiz çığlığını..
Katil
le
rrrrrr
Bu kadar çok olmamalıydı/ kaybı insanlığın
Tebrikedemiyorum bu acı yalvarışı şiir sen anla beni
Şiir mesaj veriyor ..Fakat akıcı değil...Bağlamıyor, bitmese de daha okusam dedirtmiyor....Bu arada günün şiiri olmuş kutlarım..Herkese hitap ön planda değil demekki..
Kutlarım.
Ciddi şiir.
Şair dili hallaç pamuğu gibi atıyor,Ece Ayhan tadı var sanki.
Naima Hoca ne diyecek bakalım.
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta