Dört Dilsizin Ateşli Tartışması

Cem Uzungüneş
5

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Dört Dilsizin Ateşli Tartışması

Kentin en sarı saati bu: üç yavru köpek
taksileri azarlıyor;
ince havlamaları doygun kederimizin.

Sesgeçirmez gürültü
Sesli harfleri olmayan bir dil
bu fanuskent.

Or'da dört dilsizin ateşli tartışması
Orada, alüminyum yapraklı ağaçların
hışırtısı altında:

Kaşlarıyla bağırıyorlar.
Parmakları öyle çok ki - o sessiz harfler -
(Biri kızıl saçlı, çok çilli elbet!)
Ah, katı kent yumuşak akşama yenik düşse! ..

Orada, onlara dehşetle bakan biri var
varlığının şiddeti
söz boşluklarını seğirtiyor

Alüminyum yaprakların hışırtısı altında
kurşun meydan çok ağlamış
bir çocuğun gözleriyle bakıyor:

Hınçla susmadan önceki son hıçkırıkları işte
uzaktan histerik bir kahkahaya benzeyen
üç sarı köpek.

Cem Uzungüneş
Kayıt Tarihi : 13.7.2002 01:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yavuz Girgin
    Yavuz Girgin

    gecenin iki yüzü
    cûş eder yedi kat rahlesinde biri
    boğazını tıkar kat kat kentinde diğeri
    sarıyı örtünen harflerin uyarma vaktine and et
    and et ki ekilir her neyse dikilir karşına bent bent
    ..
    rengini gizlememiş ama bendini iyi giz'lemiş

    Cevap Yaz
  • İbrahim Necati Günay
    İbrahim Necati Günay

    Şiiri çözemedim?...
    Saygılarımla....

    Cevap Yaz
  • Hasan Buldu
    Hasan Buldu

    Kentin en puslu saati bu: üç orospu
    taksileri bekliyor
    çıplak geziniyorlar
    bulvarlarda

    yelkovanlar arsız
    akrepler biraz daha duyarlı
    yavaş hareket ediyorlar.


    fanus bir hayat
    yaşanıyor bu kentte

    diller lal olmuş
    esir sokaklara

    saat,

    gecenin yarısı

    doluşmuş eşcinseller
    vaveyla yaparlar sokaklarda

    İstanbul gözyaşı döker

    Tophane
    ağlar inim inim.
    adı çıkmış ya bir kere
    aslında İstanbul
    Bir kar/hane...










    Cevap Yaz
  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi

    -Şoför amca şoför amca!
    -Ne var?
    -Arabay var mı ?
    -Var var

    -Benziniy var mı?
    -Var var

    -Yolcular var mı?
    -Var var

    -Ne duruyorsun?
    -Ne yapayım?
    -Gaza bassana, gaza bassana
    -Gaza bassana vay vay gaza bassana…

    *
    Cendermenin alayları koğuştur, koğuştur
    benim yarim cendermede çavuştur, çavuştur
    kadir mevlam beni yare kavuştur, kavuştur

    Kız ben sana demedim mi
    Karşıki dağlar cenderme, cenderme
    Yarin ufak sen askere gönderme, gönderme
    Siyah zülfün ince bele indirme, indirme

    ***

    Mahmut Tuncer…
    Belki çoğunuz dinlemişizdir. Çok güzel iki türküsü vardır. Bunlardan biri “Helva Yapsana”, diğeri “ Jandarma”…
    Eh, güzel türkülerdir. Zevkle dinletir kendini, hatta mırıldatır insanları. Demek ki, amaç gerçekleşmiştir.
    Şimdi bu şiire bu haliyle ancak böyle bir yorum yapılabilir zannımca…

    Keser sap misali…
    Şimdi desem ki efendim sarı zamandan kasıt içinde bulunduğumuz elandır… “Ne münasebet?” demek de mümkün.
    Haliyle konu farklı boyuta atlayacaktır.
    *
    “Or'da dört dilsizin ateşli tartışması
    Orada, alüminyum yapraklı ağaçların
    hışırtısı altında:”

    “Or’da…” ipuçlarından. İşaret edilen özel bir yer.
    Or’da oturanların başlarındaki yapraklar alüminyumdan mı, altın suyuna batırılmış gümüşten mi, onu ben bilmem. Alüminyumdan bu yapraklar hışırdar mı, bunu da bilmiyorum.
    En tepedekileri bir araya getirdiğimizde üç olur. Geriye kalan “dört” kendi aralarında az güç kalır… Başsız güç, güç olamayacağından…

    Şiir efendim.
    Şiir kapılarını kapatmışsa, pencereleri yoksa, bacası tütmüyorsa böyle bir yapıyı herkes her şeye benzetir. Tabii, bu da nereden ve hangi yönden bakıldığıyla da ilgilidir.

    Ötesi yok…

    'Yanılgı var ise affınıza sığınırız...'

    Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.

    Cevap Yaz
  • Selma Ecer
    Selma Ecer

    100 üzerinden 73 puan.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (13)

Cem Uzungüneş