Şimdi alırım kalemi elime çizerim bir bahçe
dört beş masa
bir kaç sandalye
yapar mıyım yaparım
yani çizerim kara kalemle
yoksa renkli mi olsa
uyku tutmaz sa
gecenin köründe ben hep böyle
tabiri caizse hortlarım
ulan şurda kaç günüm ya da kaç saatim var bilinmez
bu saatten sonra ben mi kurtaracam memleketi
ha ne demiştim
masalarda kareli örtüler
sandalyeler bildiğimiz tahtadan
öyle sıradan
fakir işi
ama daha sevimli
daha ahşap mertebesine erişmemiş
öylesine doğal
öylesine sıcak
bir kaç çiçekli minder de olsun hani kadın elinden
e bu bahçeye bir kaç emekli lazım
evden okuldan kaçmış bir kaç genç
geldi mi semaverler de masaya değme keyfimize
ince belliler de arz-ı endam etmede
ben kırtlama içerim
şekeriniz yoksa siz
isterse bir avuç atın
bana ne
bu gün çaylar benden
yavaş yavaş doluyor bahçe
şimdi bir ozan bir şair lazım bu bahçeye
bir gazelhan
uzaktan gazel de okunur mu demeyin
ufaktan
ufaktan
bahçe nerede
nereden bileceksiniz belki
Harput'da kaya başında
ama yaz olsun
rüzgar efil efil essin
salkım söğütler
eğilsin kalksın suya değsin dalları
oynaşsın havuzun sularında
bir kaç da ördek yeşil başlı
ördek demişken
şöyle alsın sazı eline söylesin bakalım ne diyecek ozan
'yeşil başlı göver ördek
uçar gider göle karşı
eğricesin tel tel etmiş
döker gider yara karşı
telli turnam sökün gelir
inci mercan yükün gelir
elvan elvan kokun gelir
yar oturmuş yele karşı
şahinim var bazlarım var
tel alışkın sazlarım var
yare gizli sözlerim var
diyemiyom ele karşı
hani karacoğlan hani
veren alır tatlı canı
yakışmazsa öldür beni
yeşil bağla ala karşı'
*
-abi hele şu şeyi de söle hele
bağırır bir genç oradan
yeşil ördek gbi daldım göllere
he gurban he sölerim
nası olsa aldık sazımızı ele
'yeşil ördek gibi daldım göllere
sen düşürdün beni dilden dillere
başım alıp gidem gurbet ellere
ne sen beni unut ne de ben seni
sevdiğim cemalim güneşim ayım
seni seven aşık çeker ervahın
getir el basayım kelemullahın
ne sen beni unut ne de ben seni
gel seninle bir ah duman kuralım
bağlanalım bir karara varalım
verdiğimiz sözde hemen duralım
ne sen beni unut ne de ben seni'
28/Kasım/2012/Çarşamba/Bodrum
Yüksel Nimet ApelKayıt Tarihi : 28.11.2012 02:29:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çay da değdi hani sohbet de güzel. Anam iyi ki gaynanam yoh, yohsam defe gor beni... Gapı gapı dolaşır gezip anlatır bizim gelin şöle böle diye.. ee bu yaşda gelinlik olur mu demeyin! Çerkes de değilim emme efendime söyleyim erim evde keyfim de bey de yoh siz öle sanın, meebbeten kendime bu habis hane de kendime hizmetteyim, bekçiyim yani.. Bu da ben değilim, şiirdeki de, hikayedeki de ben değilim. Sadece şiire çeşni olsun diyerek yöresel ağızla yazdığım bir kaç satır.Zaten tiyatral yeteneğim de yok!
![Yüksel Nimet Apel](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/11/28/dort-bes-masa-bir-kac-sandalye-cicekli-minderler-kadin-elinden.jpg)
Değerli Dostum,
Kısıtlı bir zamanda kısıtlı bir zamanı yakalayarak genel’de net ortamına ,özelde ize Antoloji’ye girdiğim için saltça şiirlerinizi okuyabiliyorum .
Şiirinize değgin birkaç tümce olsun yazamadığım için bağışlayacağınızı umuyorum.
Erdemle.Selamlarımla…
TÜM YORUMLAR (2)