Dallara düşen yoğun taşlar misali düşmekte yıldızlar.
Neredeyse yıldızsız olduğundan, göğün karanlığından
Daha karanlıktır ağaç gövdelerinin silüetleri.
Bir kuyudur koru. Sessizce düşer yıldızlar.
İri görünürler, gene de düşerler, ve hiçbir boşluk görünmez.
Düştükleri yerlere ateş de göndermezler
Veya endişe veya kaygı da.
Hemen yutulurlar çamlar tarafından.
Kendimi evde hissettiğim yerde, sadece en seyrek yıldızlar
Ulaşır alacakaranlığa, ve o da bir hayli çabadan sonra.
Ve benizleri sararmıştır, bunca yolculuktan ötürü donukturlar.
Daha küçükleri ve daha ürkekleri asla varmaz bir yere
Fakat dururlar, uzaklarda otururlar, kendi tozlarında.
Öksüzdürler. Göremem onları. Kaybolmuşlardır.
Fakat bu gece keşfettiler bu ırmağı sıkıntısız bir şekilde,
Tertemizler ve kendilerine güvenleri de tamdır büyük gezegenler misali.
Tek bildiğim Büyükayı takımyıldızı.
Avcı burcunu ve Cassiopeia'nın sandalyesini bulamadım. Belki de
Utangaçça salınırlar serpilmiş ufuk altında
Tıpkı bir çocuğun çok basit matematik problemi gibi.
Sonsuz sayı galiba yukarılarda önemli olsa gerek.
Yoksa onlar varlar, ve onların tebdil-i kıyafetleri öyle aydınlık ki
Gözden kaçırıyorum onları çok yoğun olarak onlara baktığımdan.
Belki de bunun için doğru mevsim değil bu.
Ve peki buradaki gökyüzü farklı değilse,
Ve eğer gözlerimse kendilerini giderek daha da keskinleşiren?
Yıldızların böylesi bir şatafatı mahcup eder beni.
Alıştığım bir kaçı süssüz ve sağlamdır;
Sanırım ki yıldızlar istemezler böyle zarif bir perdeyi
Veya çok fazla refakatı, veya Güney’in kibarlığını.
Haddinden fazla sofu ve bundan dolayı kendi başınalar –
İçlerinden biri düştüğünde bir boşluk bırakır,
Yokluğun bir hissi o eski parıldadığı yerde kalır.
Ve şimdi uzandığım yerde, kendi karanlık yıldızımın ardına dek,
Görürüm kafamın içinde,
Bu şeftali bahçesinin tatlı havasıyla ısınmamış takımyıldızlarını.
Hayli kolaylık var burada; bu yıldızlar hayli iyi davranır bana.
Aydınlatılmış şato manzaralı bu tepede, her çalan çan
Hesabını yapar kendi ineğinin. Kapatırım gözlerimi
Ve içerim bu küçük gece titreyişini evden gelen haberler gibi.
(1961)
Sylvia Plath (1932-1963)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Kayıt Tarihi : 26.3.2017 20:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Stars Over the Dordogne by Sylvia Plath Stars are dropping thick as stones into the twiggy Picket of trees whose silhouette is darker Than the dark of the sky because it is quite starless. The woods are a well. The stars drop silently. They seem large, yet they drop, and no gap is visible. Nor do they send up fires where they fall Or any signal of distress or anxiousness. They are eaten immediately by the pines. Where I am at home, only the sparsest stars Arrive at twilight, and then after some effort. And they are wan, dulled by much travelling. The smaller and more timid never arrive at all But stay, sitting far out, in their own dust. They are orphans. I cannot see them. They are lost. But tonight they have discovered this river with no trouble, They are scrubbed and self-assured as the great planets. The Big Dipper is my only familiar. I miss Orion and Cassiopeia's Chair. Maybe they are Hanging shyly under the studded horizon Like a child's too-simple mathematical problem. Infinite number seems to be the issue up there. Or else they are present, and their disguise so bright I am overlooking them by looking too hard. Perhaps it is the season that is not right. And what if the sky here is no different, And it is my eyes that have been sharpening themselves ? Such a luxury of stars would embarrass me. The few I am used to are plain and durable; I think they would not wish for this dressy backcloth Or much company, or the mildness of the south. They are too puritan and solitary for that — When one of them falls it leaves a space, A sense of absence in its old shining place. And where I lie now, back to my own dark star, I see those constellations in my head, Unwarmed by the sweet air of this peach orchard. There is too much ease here; these stars treat me too well. On this hill, with its view of lit castles, each swung bell Is accounting for its cow. I shut my eyes And drink the small night chill like news of home. (1961)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!