Bir mananın manasızlığıyla,
Kalemimden damlayan mürekep.
Bir hayal gibi uçup giderken
Hiç unutulmayacak,hiç hatırlanmayacak
Görülmemiş bir simanın,
Duyulmamış pırıltılı ismin.
Kurumuş toprağın yağmuru,
Çok uzaklardan hissetmesi gibi,
Dalgın ama umutlu
Anlamsız ama duygulu
Bekleyerek sonucunu.
Tanrının yarattığı insanı
Ve insanın yarattığı duyguyu
Sence manasız bence anlamlı
Bir kaç kelimeyle hatırlatıp
Kokladığında mutluluğu
Sizinle tanışmak isterim.
Bırakıp korkuları,umutsuzlukları
Çok ama çok arkalardan
Yakalamak isterim
Hiç görmediğim hissettiğim
Işığın aydınlığında.
Kayıt Tarihi : 25.9.2008 03:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Karanlığın içine sızmaya çalışan ışığın iniltileri acı çekişleri duvarlara yansıyordu. Sigara dumanıyla karışık kasvetli hava, soluk beyaz tavana gözlerini dikmiş genci boğmaya çalışıyordu.Keskin ve siyah bakışları altında onlara hiç cesaret vermeyen kaşlarını, tebessümü unutmuş bıyığı ve kısalığından dalgalı olduğu belli olmayan saçları tamamlıyordu. Balkon kapısı yarıya kadar açıktı perde belli belirsiz kapıdan girecek umutsuzluğu kolluyor, hafif hafif dalgalanıyordu ama ne çare bir hışımla içeri girmişti umutsuzluk gencin başında dimdik dikilmiş onu izliyordu.Onun gözlerini kapatmasını bekliyordu; o an çullanıverecekti üzerine; Babasına ve annesine ne diyecekti büyük umutlarla ve sevinçlerle göndermişlerdi onu buraya ve sevgiyle beslemişlerdi, ama işler yolunda gitmemişti yeşermeye çalışan umutlar kurumaya, sevinçler çürümeye başlamıştı ne diyecekti ne anlatacaktı nasıl yüzlerine bakacaktı, bunlar aklına geldikçe boğazına bir şeyler düğümleniyor,sıkıntının cüceleri kalbini sıkıp sıkıp bırakıyordu. Birden odanın kapısı açıldı. Kapının rüzgarıyla umutsuzluk kaçacak delik aradı, kalbinin bir anlık meraklı atışıyla sıkıntı cüceleri kalbinin üzerinden etrafa savruldu. İçeri birkaç gün önce tanıştığı arkadaşı girdi,gözlerindeki son umut çemberiyle yatağa uzanmış arkadaşına baktı. Sahip olduğu son umut çemberini kullanıp onu da çemberin içine dahil etmek gerektiğini düşündü, gittikçe büyüyen umutsuzluk rüzgarını fırtınaya dönmeden durdurmak ve karanlıklar içinde kaybolmaya yüz tutmuş aydınlıkları toparlamak çıkış yolunu aydınlatması için bir araya getirmek,karanlıktan kurtulup, hayata tekrar dönmek ve yaşama uzanmak gerekiyordu. Hiç tereddüt etmeden yatağa uzanmış arkadaşının gözlerinin içine baktı, yeni doğan günün ne getireceğini, Nefes aldığımız sürece ve her güneşin doğuşunu gördüğümüz sabahın umut atlılarının konakladığı ve yeni umut meşalelerini elimize tutuşturmayacağını bilemeyiz ve ben her sabah onları beklerim dedi. Son kalan umut çemberinin içinde iki arkadaşın yaşamdan sohbetleri bir birini açtı herkes kucağındaki umut çakıllarını ve umutsuzluk kabuklarını ortaya koydu ve birbirlerine baktıklarında yansımalarını gördüler. Sabahın ilk ışıklarına kadar devam eden konuşmalar yavaş yavaş gücünü tüketirken bedenler gecenin verdiği yorgunluğa rağmen dirilmeye yeni günü umutla, mutlukla ve kardeşlikle karşılamaya hazırlanıyordu. Umut atlıları o sabah orda konakladı. Yeni bir umut ve oluşumun meşalesini umutsuzluk,üzüntü ve hayalsizlik karanlığında yolunu kaybetmiş gencin eline verdiler. Meşalenin ışığı ulaştığı her noktada bir değişim, dönüşüm başlattı. Dönüşüm tamamlandığında umutsuzluk rüzgarında eser kalmamıştı, umudun tatlı sıcaklığı ve içi okşayan meltemi her yeri kaplamaya başlamıştı. Dönüşümün sonuçları yavaş yavaş meyvelerini veriyordu; yeni bir amaç belirmiş,yeni bir ufuk açılmıştı ve yeni bir hayat küllerin içinden doğuyordu. Aradan geçen zaman,beni bu dönüşümün olmasında en büyük katkının gencin babasına aitti olduğu noktasına getirdi.Gencin o meşaleyi almak için savaşması,istemesi,arzulaması benim kulaklarımda bile çınlayan o söze aitti. “Hayatta ki engellere takılıp düşebilirsin, hatta elini tutup seni kaldıracak birileri olmaya bilir; ayağa kalkmasını ve üstünü silkeleyip yola devam etmesini bileceksin ve ben hep senin yanında olacağım”
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!