Bir yer,
İstanbul mu desem, belki,
O eşsiz sevdamın eşsiz yaşadığı yer,
Nerede doğdu, kim bilecek
Nerede attı ilk adımını,
Sevdanın ilk kırmızı pabucu nereye asıldı? ...
Bir albatros kanadı,
Bir martı gagası,
Gözlerime düşen buğunun kokusu,
İçime çektiğim tütsünün acı rengi...
Ne zaman öğrenmeye başladı ilk harfi?
Ne zaman koşmaya başladı, doru tay edasıyla?
Ne zaman gelin oldu?
Anlayamadım! ...
Belki de anlatamadım, anlayıp da anlaşılamayanı,
Adını koyamadım...
Koynuma alıp da bir gece olsun uyutamadım,
Telli duvaklara bezeyip,
Kapıdan iyi dileklerle uğurlayamadım,
Yer minderinde, bağdaşta kaldı dizlerim...
Dokunamadı son kez, sırma saçlarına ellerim
Nefes alamadan toprakta kaldı düşlerim
Bir albatros kanadında,
Bir martı gagasında...
Özledim desem, gel desem
Yârim ol, yangınım, sevdam
Kızıl elmam, yasağım
Tutsak beyaz gülüm, özlemim,
Tek kalbim..
Bilirim, şimdi dönüşü olmayan yerdedir,
Bilirim, elleri ellerine kenetlidir,
Bilirim, yüzü sağ yanına dönük
Almış sağ eline, dünya raporunu
Zorlu yerde hesap vermektedir..
Kayıt Tarihi : 23.12.2003 23:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Hakkıyla anlamaya, sindirmeye çalıştım. hele şu yukarıda mısralar...benim son noktam...gözlerim doldu...
Bir üstad ressamın elindeki fırçanın üzerindeki fazla boyayı tualin üzerine serpip temizlemesi bile bir sanattır, büyük değerdir diğerleri için... Gönlünüzün mürekkebi sürekli elinizdeki beyaz kağıtlara lütfen damlasın...
Hadi sen ol,ona bir kırmızı gül götür.
Ali Osman Yılmaz.
TÜM YORUMLAR (7)