soğanı bir yumrukta tuş ederdik
bağdaş kurduğumuz yer sofrasında
yanında bir tencere kurufasulye
bir testi de soğuk yayıkayranı
ayni tasta başlardı kaşık savaşı
burası ninemin karpuz tarlası
.....köyün çayı geçerdi yanıbaşından
..........yılanlar tıslardı
...............biz korkardık
....................çocuktuk
karpuza bıçak değmezdi tadı kaçmasın diye
tutup kulağından en büyüğünü vururduk yere
çatlayınca ortasından ikiye
göbeğinden başlanırdı elle yenmeye
kabukları atılırdı ineklere
burası ninemin karpuz tarlası
.....köyün yolu geçerdi yanı başından
..........köpekler havlardı
...............biz korkardık
....................çocuktuk
üzümlere ben düşerdi
biz güneşten önce bağa
-elimizde şırakokulu sepet
her kütüğün bir adı vardı
kimi çavuş'tu kimi hafızali
her üzümün bir başka koruk tadı
-bir başka gökkuşağı rengi
burası ninemin yukarı mahalledeki bağı
.....köyün mezarlığı vardı yanı başında
..........oynayamazdık yakınında
...............biz korkardık
....................çocuktuk
dam dolusu inek, öküz, dana
ağıl dolusu koyun, kuzu
maşrapayla içirirdi ninem taze sağılmış sıcacık sütü
yayık sesleriyle başlardı gün, uyanırdık
gaz lambalarıyla devam ederdi gece
imece usulü soyulurdu mısır koçanları
ayrılırdı taneleri gündöndülerin başlarından dövülerek
gölle kokusu karışırdı
yaz sıcağı terine kadınların
maniler eşliğinde
burası ninemin evi
.....kocaman bir dut ağacı vardı avluda
..........çıkamazdık dallarına
...............biz korkardık
....................çocuktuk
büyüdük, okullu olduk / okuduk
büyüdük koca adamlar olduk sonunda
kimimiz mühendis / kimimiz doktor olduk
sığamadık çocuk dünyamıza daraldık
koptuk köyümüzden şehirli olduk
memleketimizden olduk / ekmek kavgasına
tezek kokularını mazota boyadık
asfaltlar döşedik köyyolu çiçekyüreğimize ağaçsız
topuklu ayakkabılarımızda unuttuk
-yalınayak toprağa sıcacık basmasını
unuttuk güneşin doğuşunu unuttuk batışını
unuttuk bir baş soğanı toprağa dikmesini
unuttuk bir folluktan taze yumurta alıp içmesini
unuttuk bir meyveyi dalından koparmasını
unuttuk ekmeklik hamurun mayalanmasını
-değer miydi?
-diye, düşünüyorum şimdi
sözlerimiz vardı verilmiş yarınlara, dönecektik / tutamadık
çıkamadık yaşam kanunlarının dışına / kopamadık
biz korkardık
yılandan, köpekten, yalandan
.....çocuktuk
..................büyüdük
...............................korkak kaldık
gidiyorum!
çocukluğum;
.................asılı kaldı, ağustosböceği şarkılı incirin gevrek dallarında
......................gel, diyor
çocukellerim;
....................tutuklu kaldı, komşunun nar ağacında, gecehırsızı
.........................gel, diyor
renklerim;
...........hıdrellez salıncağında uçuşan, çiçekli basmadan kloş entarimde
.........................gel, diyor
bacaklarım;
............ısırganotu dağlamalı, papatya kokulu
.........................gel, diyor
ninemin yattığı;
..........köy girişindeki yeşilyalnızlık, köhne sessizçığlık
........................gel, diyor
-karpuz tarlası hala yerinde midir?
.....gidiyorum!
..............yanımda iki kavak ağacı! ..
290106
Nurten Altınok
Kayıt Tarihi : 29.1.2006 13:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
nasıl vurdu şiiriniz.......nasılda vuruldum şiirinizle
Ben güzele güzel derim güzel benim olmasada ancak şiirinizin güzelliğini... köyünüzü.. ninenizi
galiba yaşamışlığınızı kıskandım ....
Bu güzelliği şiirinizde yaşattığınız için yüreğinize bileğinize sağlık..
Sevgimle..
öpüyorum güzel yüreğinden...
ben bilirim de SUS ' arım işte!!!
konuştuk da ne oldu..
bilirsin işte.
Mürsel Adıgüzel
Bu şiir, bu şiirden öte kısa metrajlı bir film, öyle
sizden bizden bir film ki.Müthiş bir anlatım.
Defalarca okudum defalarca.
Ahh ninem ahhh.Çatlak çatlak toprak kokan
ellerinden ne çok öpmek isterdim.Kınalı saçlarının
kokusunu içime çekmek doyasıya.Yastığının altına sakladığın şekerlerin tadı yok artık.
Gelemedim ninem gelemedim.Affet beni.
Şiirin, içimden geçirdikleri ve hatırlatmaları için
teşekkürler.
Sevgilerimle,
ninemin elini öptürmeye.
Cansın.
TÜM YORUMLAR (8)