eski bir evin yüksek tavanlı
eksik odasında kalsak seninle
gece olsa dışarda, utansa perdeler
renkler göz göz uyansa çerçevelerde
biraz önce parlatılmış olsa
marifetli ellerde yeniden doğarak ahşap
Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Devamını Oku
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik




Bir nostaljik şiire geçiş yaptırdı beni şiir...
iki kanat-ismet özel
bizim ahşap evimizin kapısı kastamonu'da
iki kanatlıydı. biri
hep kapalı dururdu kanatların
ardında demir dayak.
gece olur
karanlığın haşyetinden kapanırdı tek kanat.
boyasızdı tahta kapı
bu yanıyla güvenirdim ona.
yıl elli üç. üçteyim. dövüşmek üzereyken bir yaşıtımla
malenkof! diye bağırmışım öfkeden patlayarak
zavallı arkadaşım
hiç bir şey anlaşılmayan bu telaffuz karşısında
şaşırıp kaçtı bağıra ağlaya.
sonra kızlar geldi
bir kanadı açılmayan
boyasız kapının önündeki betonda
rond yaptılar ve raspa oynadılar:
raspa raspa ras
kore'ye mektup yas.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta