Dönmeyi Düşünmediler (Düz yazı // Niğde ...

Ali Özen
62

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

DÖNMEYİ DÜŞÜNMEDİLER

Çanakkale Savaşında kendisiyle görüşme yapan Ruşen Eşref Ünaydın’a Ulu Önder Atatürk şöyle diyor: “Kendisinden birkaç dakika önce sipere giren arkadaşının öldüğünü görüyor, birkaç dakika sonra kendisinin de öleceğini biliyor. Yine de en ufak bir duraksama geçirmeden siperde yerini alıyor ve sessizce kılı bile kıpırdamadan şehit oluyor. Çünkü onlar egemenliğe giden yolda dönmeyi düşünmediler
Afyon Dumlupınar Başkomutanlık Savaşında Yüzbaşı Reşat Bey, Çiğil tepe’yi iki saatte alacağına söz verir. Ne var ki tepe çok diktir. Düşman en büyük gücünü bu tepeye yığmıştır. Bu nedenle tepenin alınması sadece iki saat gecikir. Yüzbaşı Reşat Bey; tepe’yi söz verdiğim saatte alamadım, diyerek intihar eder. Çünkü o egemenliğe giden yolda dönmeyi düşünmez.
Buna benzer bir değil binlerce olayı sayabiliriz. Tarih kitapları her bir Türkün yurt savunmasında ne kadar büyük destan yazdığını anlatır. Bu destanı dinleyenler çelikleşir. Üstelik düşmanları bile kendine hayran bıraktırır.
Onun için sizleri unutmadık aziz şehitlerimiz. Sizleri nasıl unuturuz bacanağım Burhan Günkan, daha 7 aylık kızın öyküm Gizem Günkan ‘ı bizlere bırakarak, alnına gelen şarapnel parçasıyla nasıl gülümseyerek gidiyordun. Daha 25 yaşındaydın ve gencecik bedenini hain pusularda dağlamıştın.
Sizleri nasıl unutabiliriz şehir polisim Ayhan Atlı, eşini ve 3 çocuğunu geride bırakarak Bingöl dağlarında PKK ya aman vermedin. Özel Harekâtın en seçkin polislerindendin. Ne mutlu bana ki senin o mağrur, çalışkan ve son derece terbiyeli çocuğunun öğretmeni oldum. Hiç merak etme oğlun da senin yolundan ilerliyor. Vatan ve namus yolunda o da polis oluyor. Düşmanlar şunu bilsin ki bir Ayhan gitti geride milyonlarca Ayhanlar ve onun oğulları var.

Tamamını Oku
  • Doğa Deniz
    Doğa Deniz 17.02.2009 - 08:35

    Duyarlı Yüreğinizi kutluyorum .. Teşekkürler..emeğinize yüreğinize sağlık Ali Can .
    unutmamak ve unutturmamak için paylaşalım onları her bir Dağ yüreklimizi analım .. Çok çabuk unutuyoruz ..
    Vatan onlara emanetti onlarda kanları ile canları ile ödediler ama asla ihanet etmediler bu gün bayrağımız gönderde dalgalanıyorsa BU toprak bu bayrak için can verenler sayesindedir .
    Ruhları şad olsun .. Mekanları Cennet olsun ...
    Tüm Şehitlerimiz Rahmetle ve Minnetle anıyorum .

    Her Çanakkale Savaşın'dan bahsi geçtiğinde aklıma Atatürk'ün bu sözleri gelir ..
    Çanakkale Ruhumuzu kaybetmiyelim .
    Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”


    “Bombasırtı Olayı (14 Mayıs 1915) çok önemli ve dünya harp tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir hadisedir. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiçbirisi kurtulmamacasına hepsi düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Bomba şarapnel,kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennet’e gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor. İşte bu Türk askerinde ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir askerinde bulunmayan tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
    Mustafa Kemal ATATÜRK

    Cevap Yaz
  • Yusuf Demir
    Yusuf Demir 03.02.2009 - 21:52

    Yıl 1915
    Kara yıl
    Binlerce fidanın devrildiği
    Onbinlerce gözyaşının aktığı
    Gene binlerce çakalın öldüğü
    Yerlerine de yüzbinlerce
    Yılanın çıyanın gönderildiği kara yıl

    Şairin dediği gibi
    Gökler ölüm indiriyor
    Yerler ölü püskürüyor
    Kahraman Mehmetler bu ölüme gülüyordu
    Mehmet’ ti onlar Mehmet Bey di
    Kimisi doktor kimisi hakim
    Kimisi de öğretmendi
    Boş kalmıştı sıralar onlar gidince
    Mezun vermemişti bazı okullar
    Doktorlar çıkmamıştı o yıl
    Öğretmenler okutmamıştı taze beyinleri

    Yıl 1915
    Kara yıl kapkara yıl
    Ve İstanbul’ da bir öğrenci
    Gelecek hayalleri olan
    Kara yılda iyi hayaller kuran
    Babasını Balkanlarda şehit veren
    Pırıl pırıl bir öğrenci
    İyi bir hukukçu olacak
    Vatana millete haksızlık yapanlardan
    Hesap soracaktı
    Yapılan onca talanın
    Söylenen bir sürü yalanın
    Hesabını soracaktı kendince
    Belki de babasında tek kalan
    Dükkânın parasını çalan tüccardan
    İntikam alacaktı

    İyi bir öğretmendi aynı zamanda
    Vatana şehit olacak onlarca genç
    Ders almıştı ondan ölmek için
    Aslan gibi kardeşini yetiştirmiş
    Çanakkale’ ye yollamıştı
    Fakat dayanamadı kardeş hasretine
    Vatan hasretine dayanamadı
    Diğer Mehmetler gibi
    Belki de kendi eliyle yetiştirdiği
    Kardeşi Halit’ in yerine
    Oda gitti şehadete
    Annesinin elinde
    'Valideciğim'
    İle başlayan bir mektup
    Ve koynunda
    “Milyonlarca kurşun
    Binlerce evladı buldu
    Fakat can evinden vurulanlar
    Hep geride kalanlar oldu”
    Diye yazılan bir notla birlikte

    YUSUF DEMİR






    BİR ÇANAKKALE ŞEHİDİNİN SON MEKTUBU

    Valideciğim,

    Dört asker doğurmakla müftehir şanlı Türk annesi!
    Nasihat-amiz mektubunu, Divrin Ovası gibi güzel, yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının sayesinde otururken aldım. Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti. Okudum, okudukça büyük dersler aldım. Tekrar okudum. Şöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim. Gözlerimi açtım, uzaklara doğru baktım. Yeşil yeşil ekinlerin rüzgara mukavemet edemeyerek eğilmesi, bana, annemden gelen mektubu selamlıyor gibi geldi. Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni, annemden mektup geldi diyerek tebrik ediyorlardı.

    Gözlerimi biraz sağa çevirdim güzel bir yamacın eteklerindeki muhteşem çam ağaçları kendilerine mahsus bir seda ile beni tebşir ediyorlardı. Nazarlarımı sola çevirdim cığıl cığıl akan dere, bana validemden gelen mektuptan dolayı gülüyor, oynuyor, köpürüyordu... Başımı kaldırdım, gölgesinde istirahat ettiğim ağacın yapraklarına baktım. Hepsi benim sevincime iştirak ettiğini, yaptıkları rakslarla anlatmak istiyordu. Diğer bir dalına baktım, güzel bir bülbül, tatlı sedasile beni teşhir ediyor ve hissiyatıma iştirak ettiğini ince gagalarını açarak göstermek istiyordu.

    İşte bu geçen dakikalar anında, hizmet eri:
    -Efendim, çayınız, buyurunuz, içiniz, dedi.
    -Pekala, dedim. Aldım baktım, sütlü çay...
    -Mustafa bu sütü nereden aldın? dedim.
    -Efendim, şu derenin kenarında yayıla yayıla giden sürü yok mu?
    -Evet, dedim. Evet ne kadar güzel.
    -İşte onun çobanından 10 paraya aldım.

    Valideciğim, on paraya yüz dirhem süt, hem de su katılmamış. Koyundan şimdi sağılmış, aldım ve içtim.

    Fakat bu sırada düşünüyorum. Ben validemin sayesinde onun gönderdiği para ile böyle süt içeyim de, annem içmesin, olur mu? Şevket neden içmiyor?

    Fakat yukarıdaki bülbül bağırıyordu: 'Validen kaderine küssün, ne yapalım. O da erkek olsaydı, bu çiçeklerden koklayacak, bu sütten içecek, bu ekinlerin secdelerini görecek ve derenin aheste akışını tetkik edecek ve çıkardığı sesleri duyacak idi.'

    Şevket merak etmesin, o görür, belki de daha güzellerini görür.

    Fakat valideciğim, sen yine müteessir olma. Ben seni, evet seni mutlaka buralara getireceğim. Ve şu tabii manzarayı göstereceğim. Şevket, Hilmi de senin sayende görecektir.
    O güzel çayırın koyu yeşil bir tarafında, çamaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler. Gayet güzel sesli biri ezan okuyordu.

    Ey Allah'ım, bu ovada onun sesi be kadar güzeldi. Bülbül bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi, dere bile sesini çıkarmıyordu.
    Herkes, her şey, bütün mevcudat onu, o mukaddes sesi dinliyordu. Ezan bitti. O dereden ben de bir abdest aldım. Cemaat ile namazı kıldık. O güzel yeşil çayırların üzerine diz çöktüm.

    Bütün dünyanın dağdağa ve debdebelerini unuttum.
    Ellerimi kaldırdım, gözlerimi yukarı diktim, ağzımı açtım ve dedim:
    -Ey Türklerin Ulu Tanrısı! Ey şu öten kuşun, şu gezen ve meleyen koyunun, şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli dağların Halkı! Sen bütün bunları Türklere verdin. Yine Türklerde bırak. Çünkü böyle güzel yerler, seni takdis eden ve seni ulu tanıyan Türklere mahsustur.

    'Ey benim Yarabbim! Şu kahraman askerlerin bütün dilekleri; ism-i celalini İngilizlere ve Fransızlara tanıtmaktır. Sen bu şerefli dileği ihsan eyle, ve huzurunda titreyerek, böyle güzel ve sakin bir yerde sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin, düşmanlarını zaten kahrettin ya, bütün bütün mahveyle! '

    Diyerek bir dua ettim ve kalktım. Artık benim kadar mes'ut, benim kadar mesrur bir kimse tasavvur edilemezdi.

    Dünyanın en güzel yerleri burası imiş. Yalnız bu memleketlerde düğün olmuyor. İnşallah düşman asker çıkarır da, bizi de götürürler, bir düğün yaparız, olmaz mı?

    Kadir'e mektup yazdım.

    Valideciğim, evdeki senet vesaireyi kimselere kat'iyyen vermeyin ve sorarlarsa biz bilmiyoruz deyin.

    Çantayı al, sandığa koy. Ben sana vaktiyle anlatmış idim., bu dünya böyledir.

    Fakat sen merak etme. O parayı vermese, adliyedeki adam vermezdi. Hani nasıl aldık. Yalnız zaman ister.

    Valideciğim, çamaşır falan istemem, paralarım duruyor, Allah razı olsun.

    Oğlun
    Hasan Etem
    4 Nisan 1331
    (17 Nisan 1915)

    Cevap Yaz
  • Yusuf Demir
    Yusuf Demir 03.02.2009 - 21:42

    DOĞAN DEMİR AMCAZADEM OLUR SAYIN ŞAİR BENİ O GÜNLERE TEKRAR GÖTÜRDÜNÜZ. SAYGILARIMLA

    Cevap Yaz
  • Nafi Çelik
    Nafi Çelik 21.01.2009 - 02:06

    Severek okuduğum bir makale oldu.
    Keyif aldım.
    Milli duygularım kabardı.
    TAM PUAN + ANT.
    Sevgili Ali Özen'i, 'Ortadoğu ateş çemberi içinde' başlıklı kısa makalemle sayfama davet ediyorum.
    Selam ve sevgilerimle...
    Nafi Çelik

    Cevap Yaz
  • Seher Güral Ercan
    Seher Güral Ercan 23.12.2008 - 21:17

    Tüm şehitlerimizi ve elbette memleketim Niğde'nin, kahraman şehitlerini saygıyla ve rahmetle anıyorum...saygılar.

    Cevap Yaz
  • Mustafa Yılmaz
    Mustafa Yılmaz 07.12.2008 - 12:21

    söylenecek tek cümle Fatiha okudum...
    saygılar hocam
    mustafa yılmaz

    Cevap Yaz
  • Birsen İbrahimhakkıoğlu
    Birsen İbrahimhakkıoğlu 31.08.2008 - 12:42

    Güzel bir paylaşım,kaleminize sağlık

    Kaleminizden çıkan çalışmalarınızla paylaşımlarda bulunmak üzere sizi şiir edebiyat ağırlıklı portal sitemiz www.hayaldenizi.com 'da aramızda görmek isteriz
    .


    www.hayaldenizi.com

    Birsen iBRAHİMHAKKIOĞLU

    Cevap Yaz
  • Mehmet Gözükara
    Mehmet Gözükara 21.08.2008 - 18:09



    Paylaşım için teşekkürler.

    Sahibsiz vatanın batması haktır
    Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.

    Şehitlerimizin anısına ne yapsak az.

    Onlara minnet ve şükran borçluz.

    Cenabı Allah yar ve yardımcımız olsun. Onlarıda rahmet eylesin.

    Cevap Yaz
  • Serkan Erarslan
    Serkan Erarslan 15.08.2008 - 14:42

    bu değerli yazınızı biraz içim acıyarak okudum...hani bazen insan bu vatan için neler verdiğimize dair özeleştiri yaptığım an aslında kendi adıma birşey vermediğimi görüyorum...duyarlı ve anlamlı eserinizi beğeniyle okudum üsadım...yüreğinize ve emeğinize sağlık...kutlarım...

    Cevap Yaz
  • Hatice Katran
    Hatice Katran 12.08.2008 - 19:37

    Şehitlerimize Allah rahmet eylesin .Teberikler

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 30 tane yorum bulunmakta