Hani sen halkına sevdalıydın?
Hani yoksulun yanındaydın Abdul?
Ölüme bile meydan okuyordun sözde!
Ne denli çabaladığını anımsar mısın şimdi
örgütün tepelerinde yer tutmak için
ve o gücü sana verecekleri uyutmak için?
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
'' Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan ''
Kutluyorum
ne desem az.. Tebrikler.Meliha Deveci
ki dönerse dönsün biz dönmezek yolumuzda...
sevgiyle hocam
ah abim ah!!!! sen bu şiiri basbayaa SARP'a dayamışsın. işin zor valla. yükün ağır. kolay gelsin
Sayın Bibinoğlu geçmişte yaşanmış olayları çok harika bir şekilde dile getirmişsiniz kutluyorum..Ne yazık ki aramızdan o kadar ideolojisini şerefsizce satanlar çıktı ki...Bunun ilk örneklerini Sarp denen Abdul da yaşamadık mı? Saygılarımı gönderiyorum yüreğinize ve kaleminize...
Orhan ÇAPAN
kimbilir kaç abdül var ve hep var olacaklar
özğürlüğe giden yolu en çok onlar baltalacaklar
tebrikler sevgili kardeşim.şiiriniz oldukca güzel,hatta muhteşem.severek,beğenerek,ve keyif alarak okudum,etkilendim,kutlarım...paylaşımın için candan teşekkür eder,başarılarının devamını dilerim...bu güzel şiir için benden tam puan geliyor,lütfen kabul buyrun......
baki selam.
Güller neden hep karanlıklarda açar?
Ve neden karanlıklar Güneş'ten kaçar?
Ve neden güvercinler uçar yüreğimizde?
Bu soruların yanıtıdır yarınlar
Barış ırmaklarında paslanacak bir gün
Kanlı kılıçları koruyan çelik alaşımlı kınlar
Ve sen Dönek Abdul...
Ve senin gibiler
Güneşten kaçan zifir karanlık gibi inlere çekileceksiniz
Ve tüm zorbalığınızla lağımlara döküleceksiniz
Sayın Bibinoğlu sizi 'Bir destandır Çanakkale' şiirinizle tanımıştım.Daha sonra beni şiirlerimi pasiflemeye kadar götüren bir süreç yaşadım ve sizi daha detaylı kumaya fırsatım olmadı.Şu an iyiyim,yazmaktan ziyade uzunca bir süre sadece okumaya karar verdim.Ben şiirde kuralı,şekli pek seven bir adam değilim.Şiirin içeriği güçlü olsun,akıcı olsun ,mesajını versin yeter bana.Bu açıdan seçiciyim.Bu şiiriniz bende samimi yürekli delikanlı bir tarzın ipuçlarını yakaladığım sezini uyandırdı.Sizi okumaya devam edeceğim.
Kaleminize kuvvet kardeşim.Saygılarımla.
Mert dayanır namert kaçar,dünya durdukça embesil zalimler hep olacaktır maalesef.
Döndürdün ihanetle kurduğun doyumsuzluk çarkını
Gördün mü suların aynasında sülükten farkını Abdul...?
Sömürüde çark zaten böyle işliyor,ihanet ise,sistemin bir parçası,her zamanki gibi çalışıyor
Şaşıracak ne varki...
Güller neden hep karanlıklarda açar?
Ve neden karanlıklar Güneş'ten kaçar?
Ve neden güvercinler uçar yüreğimizde?
Bu soruların yanıtıdır yarınlar
Barış ırmaklarında paslanacak bir gün
Kanlı kılıçları koruyan çelik alaşımlı kınlar
Ve sen Dönek Abdul...
Ve senin gibiler
Güneşten kaçan zifir karanlık gibi inlere çekileceksiniz
Ve tüm zorbalığınızla lağımlara döküleceksiniz
Evet, umutları hep yarınlara bıraktık,ne zaman aydınlanır,kim bilir...
Anlamlı ve yarınlara ışık tutan güzel mısralarınıza
tebrikler şairim.
Mustafa Yiğit
Ve sen Dönek Abdul...
Ve senin gibiler
Güneşten kaçan zifir karanlık gibi inlere çekileceksiniz
Ve tüm zorbalığınızla lağımlara döküleceksiniz
Kutlarım sizi şair.Çok güzel bir konuya değinmişsiniz.
Bu şiir ile ilgili 45 tane yorum bulunmakta