ağaçların ellerindeki yüzyıllık çizgilerin kaderimi yazdığına inandığım bir gündü, halbuki ansızın inançsız bırakılabilirdim sevgilim. seninle baştan sona yarattığımız sözlüğün her bir kelimesinin sonuna olumsuzluk eki getirmemeye yemin içtiğimiz o gün, inandığım günün ertesiydi ve gün sarhoştu da, seninle gözlerimiz sevişmişti ağaçların arasında. kırlangıçların çığlığından kulaklarını örtüp gözlerini ağacın ellerine verdiğin anda tüm kırlangıçlar bir çırpıda ölmüş, göğü boyamıştı. sense pastel sesinle maviyi davet etmiştin, korna sesleri bizim toplumun kurallarına uymayaraktan sessizliğini korumuştu. ışıklardan sarıydı, donakalmıştı sarıda, ansızın bir kaza haberi gelmişti; füsun tutunamamış, robotlar insana karşı ilk galibiyetini almıştı. sen de benim doğum lekemin üzerinde gözlerini örtmüş, tüm bunların yalan olması gerektiğini ummuştun, seni kandırmak, bizi kandırmak istemediğimdendi; son kez sözlüğümüzün kapağını çevirdim ve sana rastgele birkaç kelime ettim. kırlangıçlar mezarından ağlayan bir anne geldi yanıma; tek kanadıyla tüm sözlüğü aldı ve üsküdar'a uçarken mavi suyun rastgele bir yerine fırlattı. kemal, odasında son nefesini verdiği bu saniyede; ben kırlangıçlar mezarlığında bir babayla ağlayarak dua ediyordum sevgilim. elimde senden bana kalan, yalnızca, bir mürekkep dolusu kağıt parçası vardı. kırlangıçlar mezarına gömdüm onu, boyadığın göğe sığınaraktan, oğlumun mezarına gömdüm; şu dön'üm gecesinde, senle benin aşkını, bir kırlangıç mezarlığına gömdüm.
açıkça gözlerime dönük avuçlarımın hatrına, dönüşte tanrı Söz verdi bana ve sözlerini 'allahaısmarladık' diyerekten tamamladı.
Yusuf BozdağKayıt Tarihi : 6.2.2022 00:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!