Don Destanı – Sayfa 3 // “Cumiti Cumhuriyeti’nin Kırmızı Manifestosu”
Cumiti Cumhuriyeti, kırmızı donun ilk patentini aldı. İlk üretim hattı kuruldu: dantel makineleri sabaha kadar çalıştı. Donlar, sadece iç çamaşırı değil—birer bayrak olarak üretildi. Dış pazara açıldılar. Paris’te moda haftasında, Tokyo’da sokak defilesinde, New York’ta Times Meydanı’nda kırmızı donlar dalgalandı.
Cumiti Cumhuriyeti, bir anda dünyanın gözdesi oldu. Ama Kırmızı Donlu Köy, bu yükselişten sadece don payını aldı. Köy, artık cumhuriyetin “fahri köyü”ydü. Ama bu unvan, Fadime’ye yetmedi.
Kadınlar özgürleşti. Artık sadece çamaşır asmakla kalmıyorlardı—kahvede okeye dördüncü oluyorlardı. Fadime, kahveye ilk adımını attığında, Erkekler sustu. Çaycı, fincanı yere düşürdü. Muhtar, ayağa kalktı:
“Bu masa artık dört köşe değil—dört rıza!”
Fadime gülümsedi. Donu yoktu ama sözü vardı. Ve o söz, artık sadece köyde değil—Cumiti Cumhuriyeti’nin anayasasında yankılanıyordu
Açılır parantez
Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti
Kapanır, parantez.
O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta