Adım adım yollarını gözlüyorum saat başı,
Bir bilsem ki geleceksin düz ederim dağı taşı,
Bitir artık bu hasreti dinsin gözlerimin yaşı,
Dön. Ya güldür gelişinle ya da öldür ellerinle…
Bu hasretin dizlerimde takatimi tüketiyor,
Yokluğun öyle bir zor ki yüreğimi titretiyor,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Harika dizeler mükemmel davet tebrikler şair.
güzel dizlere..güzel ve akıcı anlatıma tebrikler..
Ersin kardeş yine nakış nakış işlemişsin duyguları hasreti mısralara ellerine sağlık
Adım adım yollarını gözlüyorum saat başı,
Bir bilsem ki geleceksin düz ederim dağı taşı,
Bitir artık bu hasreti dinsin gözlerimin yaşı,
Dön. Ya güldür gelişinle ya da öldür ellerinle…
Bu hasretin dizlerimde takatimi tüketiyor,
Yokluğun öyle bir zor ki yüreğimi titretiyor,
Giderken yaktığın ateş bedenimi eritiyor,
Dön. Ya söndür gelişinle ya da öldür ellerinle…
Anılarım kanatıyor şu gönlümün yarasını,
Elimde olsaydı dünün yakardım her sayfasını,
Çekiyorum gidişinin dayanılmaz sancısını,
Dön. Ya dindir gelişinle ya da öldür ellerinle…
Haykırsam da uzaklara duyuramam ki sesimi,
Korkarımda haram diye sensiz almam nefesimi,
Artık yaşamaya dair kaybettim tüm hevesimi,
Dön. Ya getir gelişinle ya da öldür ellerinle
Ustat gerçekten çok mükemmel bir şiir dızeler akıp gitmiş kutlar saygılarımı iletirim
Adım adım yollarını gözlüyorum saat başı,
Bir bilsem ki geleceksin düz ederim dağı taşı,
Bitir artık bu hasreti dinsin gözlerimin yaşı,
Dön. Ya güldür gelişinle ya da öldür ellerinle…
Bu hasretin dizlerimde takatimi tüketiyor,
Yokluğun öyle bir zor ki yüreğimi titretiyor,
Giderken yaktığın ateş bedenimi eritiyor,
Dön. Ya söndür gelişinle ya da öldür ellerinle…
Sevgili dost... Harika olmuş yina...Tebrikler
Haykırsam da uzaklara duyuramam ki sesimi,
Korkarımda haram diye sensiz almam nefesimi,
Artık yaşamaya dair kaybettim tüm hevesimi,
Dön. Ya getir gelişinle ya da öldür ellerinle…
YA ŞİMDİ GEL YADA OLDUĞUN YERDE KAL....MÜKEMMELDİ ERSİN BEY YİNE MUHTEŞEM....KUTLARIM
Şiir çok anlamlı ve güzel ama öyküsünde dile getirdiğin ifade daha içten ve daha güzel...Tam puan ile tebrik ederim Ersin Bey.
kutlarım dost tebrikler
Hüzün şairi,ayrılıkların şairi oldun dosttum.Ne diyebilirimki bu güzel şiire kutlamaktan başka?.Sevgiler
'Anılarım kanatıyor şu gönlümün yarasını,
Elimde olsaydı dünün yakardım her sayfasını,
Çekiyorum gidişinin dayanılmaz sancısını,
Dön. Ya dindir gelişinle ya da öldür ellerinle…'
Güçlü ayrılık acsı yazarımızı, derin ve donuk, tetikte, işmara bakar gibi hazırda ikilemi ile yaşıyor.Tebrikler.iyi çalışmalar dilerim.
Bu şiir ile ilgili 43 tane yorum bulunmakta