Nasıl insan acıtılır? Bazen unutmak istediklerin nasıl getirilir hatrına? Nasıl köşelere sıkıştırılır? Cevap istendiğinde de, nasıl kaçılır? Nasıl aç bir yürek ve gözler bırakılır ardında? Sevgiyi ucundan biraz göstererek, tam elini uzattığı anda geri çekmek, ya da “zaten senin değildi, yoktu aslında böyle bir şey” demek. Nasıl söylenir bunlar?
Bunu yapabilmek bir sanat mı acaba diye düşünüyorum. Çok yorar mı insanı? Ya da ne bileyim,bu dünyadan alıp başka yerlere bırakır mı? “Al bak seni de acıttım” derken güler mi yüz? ”Ağlıyorum”derken inanmalı mı? Kötü sözün mazereti olduğu gibi, iyi sözün de var mı? Yoksa,”hepsi hayaldi” mi demeli herkese? Bilmem ne demeli, ne yapmalı?
Bir şey daha var. Nasıl saklanmalı insan? Neden saklanmalı daha doğrusu? Ben kendimce cevap verdim ama ya başkası? Sorularım havada kaldı…
Ya yalan söylediyse, ya kılık değiştirdiyse, ya oyun oynadıysa kendince, ya da hiç o olmadıysa… Ya hepsini birden yapıp, ya da hiç biri olmadıysa. Hiç nefes almadıysa, hep karanlıkta yaşadıysa. Sorulara verecek cevabı kalmadıysa. Ya da hiç cevabı olmadıysa…
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum