bir dem sürmeden göçen alacakaranlık
damıtıldı, ânda doğrulandı tümce, o belirsiz
sese uyandım, gözlerime doldurdum kem
göğü. içinden vardım aşka, hafifti uykusu
tasanın: irkilivermişti, erimişti kayatuzu. tıkanıp
kalan yolda, ay yükselirkenki sürtünmenin
birdenbireliğiyle, sökün etti eylemsizlik. dağda
gezdi geyik eşyasız, hakikatsiz -gezsin.
dolu dolu dert içtim evrenin elinden, her
işaretinde kazınan maziye, her yörüngesinden
çıkan gezegende, devrilen her ağaçta, havalanan
her mayıs böceğinde, filizlenen her devrimde, genzi
yakan barut dumanında, atom parçalanışında, yerli
yerinde her susuşunda bozkırın, anadil her
unutturulduğunda, canı yandığında tabiatın
dişi yanının, kâni olduğum ışığına kandığım
her adrenalin salınımında, her her'de. özü
sözüne uymadı kavisli gecenin -uymasın.
yıldızlardı alfabesi yüzünde hecelediğim
kelimelerin, seyrederek şiirin dilini
mıknatıslandım. emdiğim zehriymiş, köpüğü
sandığım. ateş yakıp çoğalttım aydınlığı (kavgacı
ışık) çok dağılıyordum. doruk ağardı, hafif
yağan karla -tutmuştu- canın eriştiği matbu boşluk, doldu
küfürle, yittiği denli mevcut oldu -olsun.
Kayıt Tarihi : 10.7.2014 00:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!