İnsan...
Ağır aksak ölmenin kuytusunda her gün bir karış daha derine kazar kendi kuyusunu.Her gün, bir gün daha eksiltir sevdiğinden, sevdiklerinden.Her gün, bir gün daha yaklaşır bilinmezin sonsuz boşluğuna.Oysa ne bitmez tükenmez sevdalar taşır yüreğinde, ucu bucağı olmayan sonu gelmeyen umutları vardır avuçlarında, hep taze.
Oysa aldığı bütün nefesler, son nefes için.Hep son bir bakışa mahkum gördüğü renkler, baktığı şekiller, yüzünü ezberlediği hani o en çok sevdiği yüzler.
Arar mı insan? Yoksa kendini aradığı ve bazen de rastladığı kayıp bir dünyanın ortasında hep gecikmiş bir dünün arkasını mı kovalar durur bilinmez.Çokluğuna hüzün bulanmış, henüz doğarken ağlamış, çok şeyin kavgasına girmişte hani, çok azını kazanmış yorgun ve her geçen gün daha bir yenik bakar dünyaya.Öylesi yalandır ki bu hayat, kazandığı en büyük zaferler bile kalmaz elinde.Ve işte bir gün, son nefesin geldiği o son vakitte, son bir tebessüm kalır geriye koca bir andan..Her an, bir an için yaşanmıştır gerçekte.Ölüm hak'sa.Haksızca yaşamak, niye?
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
işte bir kez daha titriyor bedenim.. yutulacak lokma değil ya! insanız işte, dalıp gitmesem hayatın dinamiğine aklımı yitirmek işten değil..
insanım ben diye geçinen canavar ruhlara bir kez daha lanetler yağdırıyorum.
teşekkürler sayın Ülkegül insanlığınıza...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta