Dokunuşlar-II Şiiri - Uğur Deniz Ülkegül

Uğur Deniz Ülkegül
279

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Dokunuşlar-II

İnsan...

Ağır aksak ölmenin kuytusunda her gün bir karış daha derine kazar kendi kuyusunu.Her gün, bir gün daha eksiltir sevdiğinden, sevdiklerinden.Her gün, bir gün daha yaklaşır bilinmezin sonsuz boşluğuna.Oysa ne bitmez tükenmez sevdalar taşır yüreğinde, ucu bucağı olmayan sonu gelmeyen umutları vardır avuçlarında, hep taze.

Oysa aldığı bütün nefesler, son nefes için.Hep son bir bakışa mahkum gördüğü renkler, baktığı şekiller, yüzünü ezberlediği hani o en çok sevdiği yüzler.

Arar mı insan? Yoksa kendini aradığı ve bazen de rastladığı kayıp bir dünyanın ortasında hep gecikmiş bir dünün arkasını mı kovalar durur bilinmez.Çokluğuna hüzün bulanmış, henüz doğarken ağlamış, çok şeyin kavgasına girmişte hani, çok azını kazanmış yorgun ve her geçen gün daha bir yenik bakar dünyaya.Öylesi yalandır ki bu hayat, kazandığı en büyük zaferler bile kalmaz elinde.Ve işte bir gün, son nefesin geldiği o son vakitte, son bir tebessüm kalır geriye koca bir andan..Her an, bir an için yaşanmıştır gerçekte.Ölüm hak'sa.Haksızca yaşamak, niye?

Hayvan....

Uzaktan bakılınca, iki eli, iki ayağı, ve dimdik yürüyen gövdesiyle insan zannediyor kişi.Konuşmasını öğrenmiş, yazması da var belli, düşüncesini baştan aşağı kuşatmış beli, kırılası...Oturur çay içer kahvede onca, gülüşür sinsice laf atar yanındakine bazen namussuzca.Ceketi yeni, potini boyalı, adam oldu olalı, karşıdan görülür züppeliği, namertliği, it'liği..O yavrucağa dokunan eli, kırılası...

Sorsan nüfus kağıdını gösterir hemen batakhane bozması.Arada bir esrar koması, zıkkımın kökünde ayyaş sızmalar.Sövsen, lafın boşa gider yarısı öylesi bakar pis pis yüzüne, gözlerinden bellidir dönekliği, puştluğu,adiliği.
Köpekler gibi uluyan dili, kopası...

Dışardan bakınca, insan gibi durur.İçerde kudurunca dışarda aslını bulur.
O hayvandan aşağılık ruhu, gelir bir gün, en masum, en temiz, en saf tene dokunur.Sokak köpeğine sahip çıkılırda, bu canım memlekette, hep insan unutulur.

Beden...

Benim kadar yandı mı canın? Sen! ! Kahvedeki! Sen! Sokaktaki! Sen para verip yattığın erkeğin altındaki! Ve sen! Ankara'dan ahkam kesip askercilik oynayan, vekilcilik oynayan, savcılık oynayan insan!

Benim kadar kirlendi mi hayatın?

Hadi verin cezasını şimdi.Öfke nedir bilmem ki soğusun! Konuşmayı düşünmeyi öğrenmemişim ki.Ben daha büyümemişim ki, acım küçülsün!
El kadar bebeyim! Dağ kadar öfkeyim şimdi koynunuzda, büyütün büyütebildiğiniz kadar beni.Ya da çok gelirse ağırlığım size, kız çocuklarının gömüldüğü yere gömün bedenimi.

Cehalet nişanınız olayım!

Körlüğünüz kadar karanlık bu dünya! Ağlamanız bile biçimsiz! Eğreti duruyor yüzünüzde gülüşünüz.Yarım yamalak herşeyiniz, dününüz, yarınınız, sonranız ve önceniz! Allah'ınız bir belli, ama şeytanınız birebir!
Siz bana baktıkça, göz yaşlarımdan çamur gibi dökülüyor kirleriniz!

Benim kadar yandı mı canın! Adını bilmediğim babam, yüzüne doymadığım annem! Ve sen! ! Evinde pinekleyen ayyaş! Sokaklarda sürten serseri kişiliksiz vatandaş! Mersedesli amca, kürk mantolu teyze, züppe kılıklı abiler, yosma bakışlı ablalar! Benim kadar..Yandı mı canınız!

Peki ben yanmadan önce...Benim için ne kadar ağladınız?

Ruh...

Eşref-i Mahluk denir ya hani.Şerefli mahluk.
Bir kadının sözü geldi aklıma böyle deyince..'Bedenime sahip olabilirsin, ama ruhuma asla..'İnsanın kendini aklama biçimleri içinde en çarpıcı olanlarından biri bu olsa gerek diye düşündüm.

Beden suç işleyince ruh gerçekten aklanır mı? Bir katil tetiği bedeniyle çekerken, bir hırsız bedeniyle çalarken, bir tecavüzcü 1.5 yaşında bir kız çocuğuna bedeniyle tecavüz ederken bunları yapan bedene sahip bir ruh, ne kadar temiz kalabilir?

Ona bunu yaptıran ruh değilse nedir?

İnsan gerçekten Eşref-i Mahluk mudur, yoksa bu eşrefini beş paralık bir paçavraya dönüştüren aşağılık bir varlık mıdır çok düşündüm son zamanda bunu.Aklı kasıklarının arasına sıkışıp kalmış çok iyi bir doktor, çok iyi bir bürokrat, çok iyi bir şair, çok iyi bir yazar gerçekte çok iyi bir zampara ve çok iyi bir aşufte değil midir? Fahişeyi, ondan daha şerefli yapan şey sadece bunu açıktan yapması ise, bu toplumda hangi şereften hangi haysiyetten hangi onurdan bahsedebiliriz?

Gülesim geliyor okudukça.Bir kadına tecavüz edildiğinde, yada dövüldüğünde kadının şeref ve onur bekçiliğine soyunan kadınlar.Bir gün önce altında kıvrandığı erkeği bırakıp, bir gün sonra diğerinin kollarına atıldığında bu onur ve bu şerefin neresinden tutuyorlar acaba merak ediyorum.Ve yine namus için karımı vururum diyen erkekler, başka kadınların ve hatta çokça kadınların tenine dokunurken, o namus kavramlarını nerelerinde saklı tutuyorlar?

İğrenç bir zamanda yaşıyoruz.Kavramların bile kişilik kaybına uğradığı bir zaman.Aşkın, sadece ve sadece anlık zevkler silsilesine dönüştürüldüğü, anlamsız, manasız ve değersiz ilişkilere aşk denildiği bir zamanda.Onurun ve haysiyetin ve şerefin ve herşeyden önemlisi insan olmanın vasıflarının köreldiği bu zamanda, artık şaşırtmıyor hiç bir şey beni..

Bir gün için kendinize dönüp, günde kaç kez yalan söylediğinizi, kaç kez yalanı düşündüğünüzü ve kaç yalan yaşayıp kaç yalana kendinizi inandırdığınızı düşünün.Sonra gerçeklerin bizi artık neden şaşırtamadığını anlayın.

Evet en az herkes kadar üzgünüm ben de..O henüz hayatı bile tanımaya fırsat bulamadan, gülmeyi öğrenmeye çalışırken acıyla tanışan o küçücük bedende, kendi gerçeğimizi gördük başkasınınkini değil.Çocuk pornosunun en fazla aramaya yapıldığı İl'e sahip bir ülkede, nüfusunun %99 u müslüman tezatıyla iç içe, inancımızı, inançsızlığımızı, erdemliğimizi, onurumuzu insanlığımızı sorgulamadan, milyarlarca göz yaşı döksek dahi, hiç bir anlamı olmayacaktır.Zaten 'gerçekten ağlamayı' başarsak bile, o kız çocuğuna değil, gerçekte kendimize ağlamış olacağız.

Daha çok zampara olacağımıza, aşkın, sevginin, değer vermenin ve
yeri geldiğinde yar diye bildiğimize bakarken utanabilmenin kıymetini anlasaydık.

O LANET OLSUN'ların bir anlamı olurdu belki..En azından kendimize lanet okumamış olurduk..

Öylesi bir yazı işte.Beğensenizde, beğenmesenizde..Bize dair....

Saygılar...

Uğur Deniz Ülkegül
Kayıt Tarihi : 9.11.2006 09:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Aysun Erat
    Aysun Erat

    işte bir kez daha titriyor bedenim.. yutulacak lokma değil ya! insanız işte, dalıp gitmesem hayatın dinamiğine aklımı yitirmek işten değil..
    insanım ben diye geçinen canavar ruhlara bir kez daha lanetler yağdırıyorum.
    teşekkürler sayın Ülkegül insanlığınıza...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Uğur Deniz Ülkegül