Gidebilird(s) in -gidişteki heyecan, kalıştaki heyelan- * dokunmak dokunur. *herşeys(d) in.
Hatta ölebilirdin, ama sayısız çürümüşlüğün içinde yaşarken ihtihar ettin.
Gözlerinde ağırlaşan torbalar var. Gözlerinde artık bir cesedin ışıkları var. Kokun ferahlatmıyor, dokunuşların heyecanlandırmıyor.
Ne bekliyordum senden? Nedendi geç kalışların; nedendi erken gelişlerim; bekleyişlerim.
Sabah kahvaltılarında; güneş ışıkları içindeki yüzün, bahar kokulu ellerin ve maviye çalan dokunuşlarındı ruhumu hoyrat güneşe inat serinleten.
Bir öğlen kahvesinde dinleyişlerin, duyuşların ve gülüşlerin. Yüzünle beraber ruhunun içinden gelen.
Bahar akşamları güneş geç batarken, uzun zalim yolda süzülmekti.Salınışına hayran kalmaktı tekrar tekrar.
Pazarları bir öpücüğe zar atmak, bir hiçe alkış tutmak.
Bir yatakta bir olmak, bir öpüşte boğulmak, bir bakışta içeri içeri zerk etmek.
Hasılı, neticesi ve cem'anında; şahane bir kahveyi yudumlamaktı.Heyecanını, ihtişamını; bütün heyelanlara inat sırıtarak her seferinde yeniden ateşlemekti.
Yalanı yaşamışlıklarından belki, belki değil. Yalanları silah edindiğini kabullenmek, o kadar zor oldu ki...
İnanarak yaşayan birisi için, yalanı görmenin verdiği acı ne ise; ki bilirs(d) in bunu; onu yaşıyorum şimdi.
Bu duygunun ruhuma verdiği vahşi hayvanı içimde tutmak için direniyorum. Bütün kahpeliğini rağmen hayatın, döl yatağında yeni umutlar doğrur doğa!
Bunu biliriz. Ama sen döl yatağında bütün umutları çürütmeyi başardın. Güneş olup yakabilirdin tenimi, yağmur olup yıkayabilirdin. Teninde çiçekler açan dakikaları özlüyorum.
Dokunmam, dokunulmaz, dokunamazsın. Bir aşkı başka bir bedende yaşamak dokunur. Dokunduğun yerde çıkardığın sesle tanıdım sur'un sesini. Bir aşkı araf'ta bıraktın. Bir diğerinden vazgeçtin. Gidişindeki tebessümde bile heyecan duyabilirdim. Kalışındaki heyelan kadınlığın piramitindeki köşe taşını yerinden kaydırdı. Göğü parçaladı ve içinden kan boşaldı ki, oluk oluk irin akıyordu. Tiksinemedim. Ağlayamadım. Nefretimi yazamadım. Anlatabiliyor muyum?
Sen yaşayabilirdin, ben yaşadım. Tarihin yazdığı aşklar, tutkular uçuklardı. Dirilip arzdan izlerdiler. Arştan izlerini silemezlerdi. Sen aşka, yaşama; tutkularınla ihanet ettin. Sakladın.Yalanladın. İblisin mürekkebiyle yazdın. Her başlangıç bir vazgeçiştir.Bilirim, bilird(s) in. Karnın doydu, ekmeğin bütün kaldı. Kendini yedin. Kalmadın. Gidenlerine ağladım. Aşklarına hüzünlendim. Mutluluk adına tutkularını yaşadın, umutlarını tükettin.Sıradışılığını kirlettin.
Ten kafesin ellerimdeydi. Bilselerdi sigaralarımızın tadını, ulu orta sevişirdik tütün tarlalarında. Gırtlağımdaki isyanı duydular. Nefeslerimin düğümlerini çözemiyor artık tütün, su ile beyazlamıyor rakı. Teni(m) nin su ile arınamayacağı gibi. Gidişlerinden sonra gelişlerini sabırsızlıkla beklemeyi ne çok isterdim bilmiyorsun. Ellerimle yıkardım tenindeki başka nefesleri, başka dokunuşları; yalansızlığınla gitseydin, yada kalsaydın.
Tercih etmeliydin kalmayı yada gitmeyi. Araf tercih edilmez. Bilirim, bilirs(d) in. Dudağımdaki iz, senin hatıran. Yeni hatıralar yaratabiliyorsun hala. Yeni izler bırakıyorsun hala. Tırnaklarının tenime her geçişinde gülüyorum. Dişlerin kollarıma seni bıraktı. Yaralarımda iltihap olmadı.
Çare hayatta değil, zamanda da değil, yapmaktadır. Bilirim, bilirsin. Yapmadığında olmaz. Bilirim, söyledim,anlatamadım!
Kollarımda kollarını, ellerimde ellerini hissettim(n) . Şahaneydi. Sözlerimde tutku, sevişmelerimde tutku, bakışlarımda kefy vardı. Sözlerindeki saklanmaların üstü küllenmeye başlamıştı ki; bir çığlıkla dağıttın külleri. Aşka gidemedin. Aşkı terk ettin. Aşkın aynı sen gibi kollarımda güvende şimdi. Sen yoksun. Ziyadesiyle söyledin, hiç anlatmadın. Kalabalık kelimeli cümlelerin arkasına gizle(n) din, kaybettin; kayboldun.
Arasam seni, bulsam çıkarsam, zincilesem kollarından içimdeki iskeleye; sen zincirsiz kalmak istemedikten sonra zincirlerim dayanmaz. Adamlığıma sığmaz. Adamlığıma dayanamam bir daha.
Bir vakit dağlara çıkarsak seni bir mağradaki taşlara kazıyacağım. Daha kaybolma diye, bul kendini, gel kendine. Git artık kaybolduğun yerden.
Denizleri olmayan şehirlerin martıları da olmaz. Güvercinleri vardır. Sen kadar güzeldirler. Boyunları parlar güneşte,senin boynun güneşte nasıl kokarsa. Martıları olan şehirde; gevrek olanlar simit olmayabilir ancak güvercinli bu şehirde bütün simitler gevrektir.
25.04.2009/11:48:28 / 2 nolu süsen noktası
Cem UçarKayıt Tarihi : 26.4.2009 11:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!