Gitmek zorundaysa artık yaşanan
Geçmek zorundaysa artık geçmeyen zaman
Yitik düşler gibi
Bitmek zorundaysa mutlulukla başlayan
Ak hüzünlü ırmaklara o zaman
Savur küllerini sarp kayalara
At yüreğini uçurumdan uçuruma
Uyanınca her sabah
Ekim rüzgarlarının kırdığı
Kupkuru dallarda ara sevgi çiçeklerini
Yok et hayallerini.
Biliyor musun şimdi dağlara kar düştü
Öyle soğuk ki umutlar bak zemheri bile üşüdü
Yıldızlar köşe bucak
Penceremde ay küstü
Hayat ne kadar da yalandı
Ufuk bile inançlarımda talandı
Arzın sonsuzluğunda şimdi bomboş bir gökyüzü
Elimde avucumda ne varsa hepsi bir bir yüzüstü
Sonrası hep karmaşa, pusularda tel örgü.
Şimdi dokunma artık hüznüme
Uzak dur değme artık gözüme
Kulak ver bir yol dinle
İhanetler içinde dertli çalan sazıma.
Nerede ikrar verdiğin hayaller
İnkara durdu hep ettiğin o yeminler
Bak durdu esmiyor artık
Rüzgarın kokusuna yazdığım şiirler.
Her şeyin ilacı zaman derler ya
İnanma sakın
Ne önemi var ki zamanın
Say ki hiç yoktum, hiç olmadım
Çiçek kokan yüreğimle takıldım kaldım
Çarkına bu acımasız hayatın
Beni her silişinde yeni baştan yazdığım
Her sabah uyandığımda koynumda bulamadığım.
Kararttın sen yeşili de maviyi
Mısra mısra öldürdün sen bu şiir yüreği
Ilık ılık içerken hiç görmediğim sevgini
Elim ayağıma dolanırdı duyunca hep sesini.
Öyle ki!
Gözyaşımla büyüttüğüm gülün
Dikenleri batıyor şimdi yüreğime
Sözlerim kanıyor, soluğum küller arasında
Gözlerim damlıyor yanaklarıma.
Boş ver be sen git yoluna
Haydi git dokunma yüreğime
Hayallerim yeter bana
Hasret yangını gecelerde gizli gizli içime akar
Görmez, duymaz ama hissedersin
Bilirsin ki ateş düştüğü yeri yakar.
Kayıt Tarihi : 21.10.2013 17:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!