Dokun,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Mehmet Çoban
1967

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Dokun,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Sıkıldım
Kaçmak istiyordum kucağına doğanın
Ama soğuk var
Güneş olsa da kavuruyor soğuklar

Şubat kış ortası
Soğukların, ayazların dansı
Arkasından gelecek mart ayı
Bazen kapıdan baktırır
Kazma kürek yaktırır
Bazen bahardan çalıntılar
Sanki bir yaz günü yaşatırlar

Haftalık çalışma hayatının ardından
Binalar içindeki yaşamdan
Kaçıp gitmek doğanın kucağına
Harika olurdu insana

Bahara bekleyen doğa
Kendine has görüntüsüyle bakar insana
Toprakta yaşlıklar kuruluklar
Ağaçlardaki kuru dallar
Kışın yapraklarını dökmeyen yapraklar
Koyu, yeşil bakarlar

Uçuşan nice kuşlar var
Kimi küçük, kimi büyük, uçuşuyorlar
Sıcak köşelerine çekilirken insanlar
Onlar doğanın kucağında yaşıyorlar
Anlamak zor nasıl soğuklara dayanıyorlar

Botları giyip, çamurlara basmanın zevkini yaşamak
Montun fermasını çözüp, rüzgâr vücutta dolaştırmak
Tepelerden dolaşıp, tertemiz havayı solumak
Acaba kaç güne bedeldir?
Şehrin kucağında yaşanan kaç günün zehrini gidermeye bedeldir?

Eskiden yanakların soğuktan pancar, pancar insanlar vardı
Bilmiyorum belki şimdi de vardır, ama artık onlar uzaklardaydı
Çocukluk, delikanlılık anılarından, tatlı bir hatıra kaldı

İnsan bazı şeylere çok çabuk alışıyor
Kurulan hayatlar insanı kendine benzetiyor
Betonlar içinde yaşarken, betonlara benziyor
Sıkıntılı, bunalımlı şehirlerde yaşarken, sıkılıyor, bunalıyor
Selamsız, sabahsız apartman asansörlerinden geçiyor
Katlar arasındaki dairelere kendini hapsediyor
Evde böyle, işyerlerinde böyle, hayat sıradanlaşıyor
Ve insan sıradan hayat içinde, sıradan oluyor

Yaşamın artısı ne diye sakın sorma
Artısı ne olabilir ki, sıradan yaşamda
Birazcık sanat, manat meşgalesi mi?
Birazcık kıyıdan, ucundan siyaset mi?

İnsanlık için,
Doğa için
Büyük düşler kurmadıktan sonra
Hayatın bir parçası saymadıktan sonra
Neye yarar ömür, sıkışık yaşamda?

Her şey kendi içinde seyrüsefer
Ve insan kervana katılan bir nefer

Zenginlerin tüketim sınıfı olmuş, elinde sepetler
Dolup taşıyor marketler
Sorsan millete cepte para ne gezer?
Kredi kartlarıyla geleceğe kart çeker

Oyuncağı olmuş insan, politikacıları seyreder
Dedikodular, suçlamalar, lüzumsuz kelimeler
İktidar, muhalefet kavga eder
Nedense çoğu bilmez, bunlar arkada arkadaşlık eder
Ekran önünde birbirlerine girer
Ve düzen devam eder

Devam eden düzeni sorun politikacılara
Düzen, çıkar düzenidir, dökülür her yerinden
Ve politikacılar birbirlerini tarif ederler akşamdan sabaha
Sabahtan akşama
Dinle suçlamalarını, artık anla

“Yalancılar, hırsızlar, soyguncular
Sahtekârlar, namussuzlar
İktidara gelenler milleti soyarlar
Muhalefette kalırsa, soyamadıkları için yanıp tutuşurlar”

Bunları ben söylemiyorum, sakın yanlış anlamayın
Bunları birbirlerine söylüyorlar, dibi çıktı insanlığın

Ve biz ekranlardan seyrediyoruz olanları
Nedense her birimiz birilerinin tarafı
Onlar ederlerken kavgalarını
Cebimizden alırken paraları
Medya sağlıyor en büyük çıkarı
Yalanın dolanın bini bin para
Her gün çalınıyor hayata kara

İnsan, neden bu kadar vurdumduymaz
Yalanı dinlerken umursamaz
Politikacılar yalan söylerken rahatsız olmaz

Acaba, haberleri bir ay dinlemezsek ne olur?
Gerçek hayattan bir şey mi kaybolur?
Veya politikacılar yalanlarında mı boğulur?

Bildiğim bir şey var
Kendini engellemeyen insandan güç alır sahtekâr
Kendini alkışlayanlar sayesinde azdıkça azar yalancılar
Hakkına sahip çıkmayanları soyar soyguncular
İnsanların oylarıyla insanları kandırır politikacılar

Bildiğim bir şey var
Sahtekârı da, yalancıyı da, soyguncuyu da, politikacıyı da üreten insanlar
Oylarıyla güç verip korurlar
Kendi ürettikleri, destekledikleri, koruduklarıyla yaşarlar
Üstüne sabah akşam şikâyet edip dururlar

İnsanlardaki bu çelişki, mantıksızlık neden?
Bıkmaz mı insan bütün bunları desteklemekten?

Sıkıldım,
Sorun üretip, sorun yaşatan insanlardan
Başlarına diktikleri işe yaramaz politikacılardan
Her gün cebimizi soyanlardan
Bizleri yalanlarıyla kandıranlardan
Onları destekleyen insanlardan

Vatandaş olmak, yalancıyı, sahtekârı, soyguncuyu başa dikmek mi?
Başa dikip, sabah akşam şikâyet etmek mi?

Ben sana gelemiyorsam, sen gel ey doğa
Temizle şu pislikleri insanların hayatından
Sakın garibana, halkıma dokunma
Dokun dokunabilirsen, yalancıya, sahtekâra, soyguncuya

02.02.2013 - İzmir

Mehmet Çoban
Kayıt Tarihi : 2.2.2013 08:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Adem Uysal
    Adem Uysal

    benim evim de ağaçların çalıların kucağında olsa ben de senin kadar değilse de çat pat şiir yazardım.

    Cevap Yaz
  • Vedat Sınmaz
    Vedat Sınmaz

    kutluyorum mehmet bey güzel bir çalışma olmuş

    Cevap Yaz
  • Günay Aydın
    Günay Aydın

    Hep derim; doğaya rağmen yaşayan tek canlıdır insan. Tehlikelidir..Ve alın benden de o kadar. yerden göğe haklısınız.
    Kutluyorum Sn Çoban.
    Saygıyla...

    Cevap Yaz
  • Muzaffer Kalaba
    Muzaffer Kalaba


    Şubat kış ortası
    Soğukların, ayazların dansı
    Arkasından gelecek mart ayı
    Bazen kapıdan baktırır
    Kazma kürek yaktırır
    Bazen bahardan çalıntılar
    Sanki bir yaz günü yaşatırlar

    Haftalık çalışma hayatının ardından
    Binalar içindeki yaşamdan
    Kaçıp gitmek doğanın kucağına
    Harika olurdu insana

    Sevgili dost,
    Bu güzel ve anlamlı çalışmanızı severek okudum.
    Kutlarım değerli dostumu.....Emeğinize,yüreğinize sağlık...
    Güzeldi......Başarınız daim olsun....şiirle kalın...
    Saygım emeğinize ve sizedir......

    Cevap Yaz
  • Cahit Telkök
    Cahit Telkök

    Bu kadar fazla yandaş ve hepsi de akkaşık nasıl olur bir tame de mi yolsuzluk olmaz bir tane de mi ortaya pislik çıkmaz her oraganizma kend ikirlerinden arınır arınmadıkça da kendisi o kirin içinde boğulur
    selamalar

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (10)

Mehmet Çoban