Doksanlar Şiiri - Bülent Anamur

Bülent Anamur
30

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Doksanlar

Her canlının kendi nesli, kendi devri,
Kendi zamanı ve kendi koşulları vardır:
Bütün bunlar geniş ölçekte çağlar ve yüzyıllar,
Dar ölçekte de dönemler ve onyıllar halinde İfade edilir…
Benim çocukluğum ise doksanlar olarak anılır…

Çocuktum o zamanlar,
Hayatı o yıllarda tanımaya başladım…
Keşke de o yıllar hiç bitmeseydi!

Bakkallarda plastik top satılırdı;
İki günde ya patlardı yada havası inerdi…
Herkesin kaykay alacak parası olmazdı;
Bu yüzden iki çıtanın uçlarına
Mekanik disk bilyeleri çakılır ve
Çıtaların üzerine tahta çakılırdı…
Topitoplara bayılırdım;
O çubuğun üzerindeki top eriyene kadar çubuğu somururdum…

Nerdeyse her sokakta mahalle maçı olurdu;
Maçlar çoğu zaman kızışırdı çocuklar arasında…
Bizim mahallenin çocukları sabah akşam ya maç yada saklambaç oynardı..
Ben de o oyunlarla büyüdüm, yetiştim…
Geniş geniş boş tarlalar vardı; kışın çamur içinde…
Hepimiz o tarlalarda sabahtan akşama kadar top koşturur,
Akşamleyin de annemizden dayak yiye yiye banyo yapardık…

Çelik çomak, bilye ütme ve topaç da diğer oyunlardandı ama
Birdirdir, uzun eşek ve deve atlamaca tehlikeli oyunlardı…

Televizyonlarda birkaç kanal olurdu,
O kanallar da ya çekerdi yada çekmezdi;
Bu yüzden antenlerle oynamak ayrı bir sanattı…
Ben atari takımı satın almıştım okul harçlığımla;
Mahallenin çocuklarıyla o ev benim bu ev senin her fırsatta oyun oynardık;
Yaz tatillerinde geceler gündüze karışır, herkes oyun oynama sırasını beklerdi…

Abilerimiz, ablalarımız wolkmenlerle dolaşırdı;
Kulaklarından o kulaklıkları hiç çıkarmazlardı…
Serdar Ortaçlar, Hakan Pekerler, Bendenizler, Yonca Evcimikler o zamanlar ortaya çıktı…
Pop müziğin patladığı yıllardı doksanlı yıllar…
Bilgisayarların, cep telefonlarının, cd’lerin henüz hayatımıza girmediği,
İnternet kafelerden önce atari salonlarının boy gösterdiği yıllardı doksanlar…
Dizilerin çoğaldığı, terörün patlak verdiği, siyasetin koalisyon olduğu yıllardı…
Türk halkı için geleceğin karanlık olduğu ama biz çocukların tertemiz bir geleceğe hazırlandığı
O unutulmaz yıllardı…
O yılların şarkıları bile dinlemeye doyum olmayan yıllar; doksanlar…

İlk kız arkadaşım olduğunda daha dört yaşındaydım;
Annem Elvan teyzelerin fıstığını ayıklamaya gider ve
Yanında beni de götürürdü…
Elvan teyzenin oğlu Ömer abinin iki çocuğu vardı;
Üçüncü çocuğu Serkan da 2000’de dünyaya gelecekti…
Ömer abinin büyük çocuğu Fulya ile bu vesileyle tanıştım;
Fulya ve oğlan kardeşi Umut’la birlikte oyun oynardık…
Oyun kovacığının içini kumla doldurur, içi dolu kovaya biraz da su ekleyip
Kumu karıştırırdık…
Sonra da şekiller yapardık…

Mahallenin çetesi Arif abiden sorulurdu;
Çoğu zaman kardeşi Fatih’le kavga ederdi Arif abi…
Gece gündüz iddialaşırlardı…
İki kardeş birer takım kursa maçı hep Arif abi kazanırdı…
Oyunun hilelerini Arif abi öğretirdi…

Ne kadar iğrenç saçmalık varsa hep bizim başımıza gelirdi;
Veysel’in pencere köşesindeki asılı arı yuvasını korkusuzca eliyle çıkarması,
Selçuk’un dedesiyle birlikte sepetli motoru dereye uçurması ve
Dedesinin derenin içinde kendi ayakkabılarını araması,
Uğur’la Salih’in sabah akşam her maç için iddiaya girmesi,
Arif abinin cingözlülüğü, Fatih’in de altta kalmamak için her maçta hileye kaçması,
Bu yüzden de yanlışları birbirine yıkma mücadeleleri…
O yılların hayal meyal hatırlanan anılarındandı…
Ben ise tam bir müzeliktim;
Doksanlarda biraz siliktim ama sonradan kötü esprilerin adamı oldum…
Hele Selçuk; ele avuca sığmazdı…
Veysel’lerde ya kağıt oynanır yada atari oynanırdı…

Şimdi ne oldu?
Arif abi Endüstri Mühendisi ve özel bir bankanın bilgi-işlem altyapısında mühendis,
Evli ve bir oğlu var…
Kardeşi Fatih de Harita Mühendisi ve Maliye Bakanlığında mühendis,
O da evli ama henüz çocuğu yok…
Salih ise Jandarma Uzman Çavuş oldu, evli ve bir kızı var…
Selçuk ise Doğalgaz Teknikeri, açıktan işletme okuyor ve bekar…
Uğur Bilgisayar Öğretmeni oldu, Doğu görevinde ve bekar…
Veysel Metal Öğretmenliğini bıraktı, şimdi ise vasıfsız işçi…
Ben de Elektronik Teknikeri ve Halkla İlişkiler görevlisiyim…
Şimdilik açıktan Kamu Yönetimi okuyorum, yakın gelecekte de
Elektronik Mühendisliğini okumak istiyorum…
Henüz bekarım ama o konuda ileriye dönük umudum var…
Tek eksiğim, düzenli bir işimin olması…

Şimdilerde ikibinonların ortalarındayız…
Hepimiz büyüdük ve hayata atıldık…
Çok güzel yıllardı doksanlı yıllar…
Biliyorum, o yılların büyüsünü asla bulamayacağım ama
Şarkılarda bile olsa o yılları yeniden yaşamış kadar hatırlamak,
Doksanların çocuklarına iyi geliyordur; eminim…
İçimde o dönemim doyumsuzluğu bir iğne gibi batacak kalbime…

Bülent Anamur
Kayıt Tarihi : 27.3.2014 14:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Naime Özeren
    Naime Özeren

    Öykü tadında bir şiirdi. Anılar, anılar...

    GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ HAYALİ CİHAN DEĞER...

    İlk kız arkadaşım olduğunda daha dört yaşındaydım;
    Annem Elvan teyzelerin fıstığını ayıklamaya gider ve
    Yanında beni de götürürdü…
    Elvan teyzenin oğlu Ömer abinin iki çocuğu vardı;
    Üçüncü çocuğu Serkan da 2000’de dünyaya gelecekti…
    Ömer abinin büyük çocuğu Fulya ile bu vesileyle tanıştım;
    Fulya ve oğlan kardeşi Umut’la birlikte oyun oynardık…
    Oyun kovacığının içini kumla doldurur, içi dolu kovaya biraz da su ekleyip
    Kumu karıştırırdık…
    Sonra da şekiller yapardık…

    AMA ÇOK DA HIZLIYMIŞSIN KIZ KONUSUNDA BÜLENT...

    HER ANIN TADINI ÇIKARMAYA BAK. DOKSANLAR MAZİDE KALDI ARTIK. ÇOK HOŞTU. KUTLARIM İÇTENLİKLE. SEVGİLERR...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Bülent Anamur