DOKSAN DOKUZ İSMİNLE
Cahiliye deriydi, kol gezerdi cehalet,
Zenginleri şımarık, fakirleri rezalet,
Baştan aşağı hayat, sefalet mi sefalet,
Gönderdin Muhammed’i(sav) aydınlandı kainat,
Doksan dokuz isminle, değer kazandı hayat.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bazen hamur işinden, bazen kumdan yapardı,
Şaşırmıştı insanlık, tanrılara tapardı,
Kibir ve inadından batıl yola sapardı,
Rahmet deryana girip, kana kana içelim,
Doksan dokuz isminle, kendimizden geçelim.
..
çok çok güzeldi.
Sen nasıl bildirmişsen, seni öyle anarım,
Sensiz geçen günüme, ah-vah edip yanarım,
Aciz, günahkar kulum, ancak Senle kanarım,
Kalbimizden geçenler, malumundur ilmine,
Doksan dokuz isminle girdim “Aşk İklimi”ne.
Yürek sesinizi tam puanimla kutluyorum.
tek ask ve gercek ... ilahi asktir...tebrikler...saygilar...
tam puanla kutluyorum selam ve sevgiler sunuyorum
ÇOK GÜZEL OLMUŞ SEVGİLİ KARDEŞİM.BENİM DE ESMAÜL HÜSNA ŞİİRİM MEVCUT.NE MUTLU YÜCE ALLAH'IN İSİMLERİNİ OKUYUP YAZANLARA.
candan tebrik ederim saygılar, selamlar.
tebrikler..
Begenerek okudum kutlarım sizi
Alkışlıyorum imanlı yüreğinizi. Emek verilmiş, hissedilerek yazılmış. Tam puanımla kutlarım.
Doksan Dokuz İsminle
Cahiliye deriydi, kol gezerdi cehalet,
Zenginleri şımarık, fakirleri rezalet,
Baştan aşağı hayat, sefalet mi sefalet,
Gönderdin Muhammed’i(sav) aydınlandı kainat,
Doksan dokuz isminle, değer kazandı hayat.
Bazen hamur işinden, bazen kumdan yapardı,
Şaşırmıştı insanlık, tanrılara tapardı,
Kibir ve inadından batıl yola sapardı,
Rahmet deryana girip, kana kana içelim,
Doksan dokuz isminle, kendimizden geçelim.
Güzel olan Allah’ım, hem de sever güzeli,
Bir yanı Ebedidir, öbür yanı Ezeli,
Bir Müslüman olarak, bu sırları sezeli,
Yalvarırım Rabbime ellerimi açarak,
Doksan dokuz isminle, günahlardan kaçarak.
Afuv’sun; affedersin, cana canlar katarsın,
Vedud’sun; sevgiliyi, sevdalara çatarsın,
Seni bilmeyenleri, cehenneme atarsın,
Utanırım adını tanrılarla anmaya,
Doksan dokuz isminle, varlığınla yanmaya.
Vahit’sin ve Ehad’sın, eşin yok, benzerin yok,
Doğmadın, doğurmadın, yarattıkların pek çok,
Terbiyene muhtacız, Kur’an’ın yoluna sok.
Yıkıp kalbimizdeki, putları, tanrıları,
Doksan dokuz isminle, saralım yaraları.
Sübhan’sın Sen Allah’ım, bütün kusurlar benim,
Tevvab ismin örtüyor, günahkar olan tenim,
Kur’an’ın bildiriyor, İslamdır benim dinim,
Sen Allah’sın bizlere, göster doğru yolunu,
Doksan dokuz isminle bozalım bu oyunu.
Sen nasıl bildirmişsen, seni öyle anarım,
Sensiz geçen günüme, ah-vah edip yanarım,
Aciz, günahkar kulum, ancak Senle kanarım,
Kalbimizden geçenler, malumundur ilmine,
Doksan dokuz isminle girdim “Aşk İklimi”ne.
Osman ERDOĞMUŞ
Allah sizden razi olsun, kaleminiz daim, ilhaminiz bol olsun...
Güldeste siir grubumuzda bu güzel eseri paylasmaktan onur duyuyorum...Tebrikler...
çok güzel bir dua ve hikmetli bir şiir, yüreğinize sağlık, saygı ve selamlarımla.
Bu şiir ile ilgili 72 tane yorum bulunmakta