Cengaver zamanımda girdiler kanıma.
Kaybedecek şeyi olmayanlar,
Artık bir elin beş parmağından daha fazla.
Kulağa hoş geldi düşününce cesaret.
Ama gözü karartıp kayıplarda gezersen,
Nezaketten haber alamazsın zamanla.
Ve bu hiç cesurca gelmedi bana .
Vefanın, İstanbul'da semt adı olduğunu,
Yavaş yavaş anladım böylelikle.
Küçük bir çocuğun emeklemesi gibi...
Hiç yaşamamış olmayı, hayal etmeye başladım.
Geriye doğru giderken kendimle ilgilenen anım yine aklıma geldi.
Böyle durumlarda, hiç sadakati bırakmaz çocukluğum.
Haddim değildi belki ama,
İlk kendimi hatırladığım an,
Karanlık bir sergide kaldım kısa bir süre.
Önümde duran şeye uzanmaya çalışırken,
Beni kontrol eden eller,
Devamlı gözlemliyordu bendeki, basit bir daireye ulaşma çabasını.
Soru sormak isterdim,
O an beni niye zorladınız diye.
Konuşmanın henüz zamanı olmadığını,
Anlamam için uzun zaman geçmedi.
Sessizleştim yavaş yavaş.
Derdimi anlatamadım o an.
Beynimin bir yeri o kadar karanlıktı ki,
Dar alanda kaybedip,
Unutturdu bana kendimi, her şeyi bilen güç.
Başarsaydım geri gelmezdim ama, belki de o yüzden.
O zaman da hayal kırıklığı başkalarının olurdu.
İyi olurdu belki de onlara.
Ya da çok kötü.
Tercihimi dünyaya gelmekten yana kullanmayı istedim.
Ama bir şartla;
Sevdiğim ne varsa bir gün mesleğim olacak!
Olmadı halen ama geldik bir kere, o da ayrı hikâye.
Sabır siparişi etme şansım yok o yüzden,
Öğrenmenin de yaşı yok.
Bu bahsi de burada bitirelim.
Tok satıcı çok ayrıca, nasıl olsa.
Sergide düşler sahnesini yaşamak,
En tutkulu hayalimdi .
Ve hala ben hayattayken,
Öyle bir ihtimal var.
Bu plâna dahil herkese,
Başka bir sekanstan
Selamlar.
Cihan Gürel 2
Kayıt Tarihi : 29.7.2022 18:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!