Doğum Günün Kutlu Olsun Şiiri - Hasan Duru

Hasan Duru
30

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Doğum Günün Kutlu Olsun

Gözlerinde güneşi taşıyan kadınım, hasretim, ölümüne karasevdam, dinmeyen acım, Mavim, Yeşilim, Kırmızım, Gülüm, Karanfilim, Yaseminim, papatyam, dağ çiçeğim Doğum Günün Kutlu Olsun.

Ben seni çok özledim.
Derinliğinde kaybolduğum
Beni sonsuzluğa sürükleyen
Ansızın hüzünlerin en çıkmazına iten,
Derin ve güzel gözlerini çok özledim.
Ben seni çok özledim.
Sesindeki çocuksuluğu,
Varlığındaki coşkuyu,
İnsanın ruhunu okşayan hecelerinin
Kelime olmaya koşuşunu çok özledim.
Ben seni çok özledim.
Yorgun bir akşamda, seni solumayı
Seni seviyorum deyişini
İçindeki seni ve şiirlerdeki her bir satırın,
Sana dökülüşünü çok özledim.
Ben seni çok özledim.
Yağmur yağarken üzerime
Gözyaşlarımı bırakıp gökyüzüne,
Başka bir yağmurla sana yağsın diye
Umut etmeyi çok özledim
Ben seni çok özledim
Saçlarını özledim
Dokunduğumda içimi titreten.
Ellerini özledim
Dokunduğumda ayaklarımı yerden kesen.
Ben seni çok özledim.
Bana hasretle sarılışını,
Gözlerinle gözlerime gülüşünü,
Yüreğinden seni seviyorum deyişini çok özledim.
Ya sen laf anlamaz yüreksiz tesellim
Ya sen özledin mi?
İçimde taht kuran sorunum sen özledin mi?
Karanlık gecelerde rüyam korkulu kâbusum
Sen özledin mi?
Hayalimde ruhumda dolaşıp giden
Son yolcum sen özledin mi?
Ben mi, beni sorma!
Suyu tükenmiş limanların denizlerine
Yürüyüp duruyorum hala...
Hayatımın sesi kısılmış,
Yaşlanmış dudaklarımdaki kelimeler.

Gelmeyeceğini biliyorum
Beklemem boşuna ama yine de
Havalimanına gidiyorum zaman zaman
Senin şehrinden gelen uçakları bekliyorum.
Belki çıkar gelirsin diye.
Dört mevsim çiçek açıyorsun kalbimde,
Sen taze bir yaprak gibi yeşildin,
Sevgi çiçeğiydin, üzerine çiğ taneleri düşmüş
Kırmızı güldün, Yasemindin Maviydin, Beyazdın
Bütün renklerde sevmiştim seni...
Şimdi günlerin, gecelerin tadı yok.
Hiçbir çöl kabul etmiyor beni artık.
Soğuk karanlık gecelerde
Kayıp çocuk resimleridir hüznün bir başka adı.
Gittiğinden beri kayıp içimdeki çocuk...
Üşüyorum hüzün şarkıları söyleyen
Bir sonbaharın zemheriye dönüşmesinin verdiği,
Fani bir üşüme hissi değil bu sevdiğim
Ve ellerim buz kesmiş olmasına rağmen,
Issız bir gecede yokluğuna mahkûm bir ruhla
Seni yazarak unutuyorum üşümüşlüğümü...
Çok yoruldum artık biliyor musun?
Sevmekten, seni beklemekten,
Her yeni güne belkilerle başlamaktan,
Sadece hıçkırıklarımı kendim duymalarımdan yoruldum
Ve yokluğunun zincirleriyle hapsedilmiş bir aşkın
Yalnızlığında tükendim.
Sen gittiğinden beri çalmadım kimselerin kapılarını,
Kimsesizliğim kapımı çaldı, kapattım kendimi hücreme,
Kimsesizliğimle dertleştim yalnızlığımın elini öptüm,
Sensizliği bir tabakta sundum şeker tadında firari ruhuma...
İçini karattım değil mi?
Affet beni Ceylanım,
Bir senin hayalin kaldı bu çaresizliğin ortasında
Tek dayanağım, içimi dökebileceğim,
Yazarak yaşadığım bir senin hayalin kaldı
Sadece sen anlarsın beni,
Dilinde zehir zemberek kelimeleri
Cansız kâğıtların bedenine aktarırken
Sıcaklığını hissettiren ve seni bana getiren
Kalemimden başka tek sen varsın beni anlayabilen,
Beni terk etmeyen bir senin hayalin kaldı affet!
Kaç zamandır yokum kendimde,
Kaç zamandır yoksun.
Ne ben alışabildim sensizliğe,
Ne tütün kokusu sinmiş odam alışabildi.
İnan çok gücüme gidiyor;
Öykülerimde can bulan kadınların
Senin yerine beni sahiplenmesi
Ve kimsesiz sokaklarda attığım her adımla
Sen uzaklaşıyorsun sanki
Bunu düşündükçe, sensiz kalmak gücüme gidiyor sevgili.
Özlemlerim işgal edince yüreğimi,
Delice bir arzuyla gelip o şehri yakmak istiyorum,
Vazgeçiyorum daha sonra;
Eğer ateşe mahkûm olursa o şehir
Bende yanarım,
Bilmekteyim yanmaların acısını
Ama senin bu acıyı bilmeni istemiyorum sevgili.
Sen yanmaları bilme,
Sensizliğimde yanmalarımı bilmediğin gibi... Bilme!
Hasret çekilmez oldukça; her gülüşüne
Özlemli türküler yakarım şehrimde
Bir damla olup şehrine düşmek isterim ay yüzlüm,
Az ama delice yağmak şehrinin kaldırımlarına…
Şah damarlarından süzülerek yüreğine akmak,
Seni sende yaşamak isterim
Hadi bir tanem tut ellerimden, çağır beni gamlı hazanına.
Yırt yokluğunun karanlık perdelerini.
Soyun çok sevdiğin siyahın matemini üzerinden,
Sana rengârenk gökkuşağını getirdim bak.
Saçlarına güller döktüğüm Ceylan gözlü sevdam,
Sen bu tende yaşadıkça, unutulur adım, sanım, varlığım…
Gel Güllerimizi solduran gurbeti silelim bir ömür.
Ne sen bana uzak ol, ne ben sana yasak.
İster toprak olayım, ister dalında yaprak.
Bırak kırsın bizi uzaklıklar, u-mutlu düşlerimizi ezsinler.
Elbet bir gün tersine döner hayat.
Yeter ki sar bedenimi sevginle, var ol benimle.
Seninle varım ben, sadece seninle…
Mecnun çöllerime düş,
Gözlerindeki sağanak yağmurlarınla hadi
Çölleşmiş yanlarımı can’a çevir, köklerime mutluluk sun
Sana gelen yollardan geri çevirme beni.
Avuçlarıma biraz sevgi, damarlarıma biraz umut,
Canıma biraz canından can kat...
Gölgelerindeki hayata sığınayım…
Gece saçlarından süzülüp,
Gözlerinin hazanında konaklayayım
Gül kokulu terinde üşüyeyim Nefesinde eriyeyim
Emanet sevinçlerimi salıp,
Bayram sabahı umutlarımı kaldır hadi.
Gözlerine acı kaçmış
Çocuksu gözbebeklerimden öp.
Sonra savur beni gözlerinin Çay karası cennetine.
Deli dalgalarında ıslat beni, delirsin deniz
Ayakuçlarım tuz koksun dizlerim ise toprak
Sar beni göğüs kafesindeki sıcaklığına,
En gözü kara halimi kundakla nefesinle
Kalın giydir volta attığın damarlarımı.
Yüreğin olsun iç gömleğim
Üşüdüğümde yüreğimden boşalan
Terleri sık gül kokulu avuçlarınla
Sonra göğsümün kalp atışlarını hızlandır gamzeli gülüşlerinle.
Parmak uçların hep uzakları göstersin sonbaharımda,
Irak olsun varacağımız yer, Filistin kadar da karmaşık.
Bulutları olmasın kavuşacağımız yerlerin,
Ben saçlarından bir tutam alır güneşin altında,
Sana bulutlar örerim ellerimle soluk aydınlığa inat.
Yangınlar biriktiririm
Üşüdüğümde bedenimi sende tutuşturmak için.
Küllerimden binlerce demet kırmızı gül istiflerim,
Gecelere serdiğin yıldızlara.
Yağmurlara yanaşırım ki sesimden tanır beni damlalar.
“Koşun” diye seslendim mi saçlarına
Bereket yüzlü sağanaklarım yağar…
Gözlerindeki hayat aydınlatırken karanlıklarımı,
Yüreğimin tahtası bir sevda çivisiyle tutturulur.
Güneş kıskanır bakışlarını,
Gönlüm ateşlere düşerken tüm ufukları sararsın.
Sevda ambarlarında nice sarı başaklar biriktiririm
Yüzünün yoksulluğunda dirhem dirhem özlemi,
Hasreti yine senle gidermek için binlerce '
Seni ' saklarım yüreğimin ambarlarında
Ateşten sıyırıp ellerimi murat ederim gönül dualarımda...
Avuçlarım gökyüzüne dönse de gözlerim sana bakar
Bakışlarında saklarım kendimi sınırsız dikensiz
Yakanı sen olan denizlerde tutuşurum
Sonra nefesinde durulurum

Bu gece beni
Sadece ak yüzünün kızarmış tatlı nehirlerine al.
Sıcacık yüreğinde avut uykusuzluğumu.
Sonra da dudaklarımın susuzluğunu kurut dudaklarında,
Sustur ahı mı? ..
Sen konuş, gözlerindeki susmalarınla konuş
Ben ise dinleyeyim; yeter ki sesin çarpsın kulaklarıma
Sabrımı giyineyim
Kelimelerinden anlam çıkarayım mutluluklara dair.
Gözlerinin okyanuslarında kaybolurum sanma sakın
Rotam göz bebeklerin, menzilim sen iken
Yüzünün Cennet coğrafyasından başka
Hangi sevda başkentine gidebilirim ki…
Sen gelince aklıma içlenir kahrederim,
Vurulurum, kanarım.
İnan senden sonra hiç gülmedim.
O şarkıyı hiç dinlemedim, dinleyemedim.
Yazdıklarını sakladım. Resimlerini yakmadım.
Bu gece yokluğunun dökümünü yapıyorum.
Aylar önce sensizliğe yazdığım şiiri okudum,
Bir de dün gece yazdığımı
Hiç fark yok… Neden azalmıyorsun bende?
Neden gidişin dün gibi?
Neden sana yazdığım her yazı, hep aynı yerde tıkanıyor?
Yokluğun hiç de adil değil…
Beni yok ediyor, seni var ediyor sevdiğim
Boncuğum dediğin gözlerimsiz
Yaşamaya tercih edişinin bilmem kaçıncı günü bugün!
Ve bilmem kaçıncı özlem gemisidir bu geçen?
İçinde sana el sallayan bir benim olmadığım.
Söylesene?
Neyin mücadelesiydi kavuşmak için verdiğimiz savaş;
Ayrılığın mı? Yoksa acı çekmek duygusunu tatmanın mı?
Şimdi Ruhumun bir köşesinde
Sana bahşedilmiş bir yerde
Sadece bıraktığın düşlerle ayakta kalabiliyorum.
Çaresi yok! Sensizliğin çaresi yok sevgili.
Nefesinle hayat bulduğum odada sensizliğe dokunur oldum.
Peki ya şimdi? Nerdesin.
Biliyorum bende saklı suskun bir bekleyiş halindesin
Peki ya kalbim? Omu?
Her atışında daha çok sevmekte seni.
Biraz kırgın biraz üzgün ama ümitli…
Sen ki, kaç yangından çıkmış yaralı bir yürek,
Ne acılar görmüş gözlerin kaç kere ağlamış
Sebepsiz kuytularda
Bir bana ağlamak mı zor geldi sana.
İsyanlar ki; yüreğinin kişiliği asi senin
Bir benim için mi karşı çıkamadın hayata.
Korkmazdın hiç bir şeyden
Korkaklığı kendine yakıştırmazdın da
Bir beni sevmekten mi korktu yüreğin.
Kolay mı yıkmak yüreğimdeki mabedini.
Senin için atan bu kalbi ellerinle parçalamak kolay mı?
Söyle benim olmayanım?
Beni sevmek zorda elleri sevmek kolay mı?
Ben seni sevmekten
Hiç vazgeçmeyeceğim ki Karasevdam,
Ben senli umutlarımı bir an olsun küllendirmeyeceğim ki.

Hasan Duru
Kayıt Tarihi : 1.5.2010 17:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hasan Duru