Meğer yitik bir elmiş yaşadığım şehir,
Bilmiyordum daha onu sevene kadar,
Nerden bilirdim, bizlerin hakir,
Bizlerin yobaz olduğunu
Ve de şeher görmemiş olduğunu,
Elleri ellerimize benziyor,
Gözleri gözümüze,
Onlar gibi kırılmasakta,
Konuşmamız az buçuk kabaymış,
Meğer bizler hela bilmezken,
Onlar sifon çekerlermiş,
Biz derede belledik çimmeyi,
Onlar denizde sörf yaparken.
Otobüslere binmeyi bile onlardan öğrenmişiz.
Attığımız adımın, konuştuğumuz lisanın
Yürekliliğimizin, saflığımızın bile suçu varmış.
Sevmemiz bile yanlışmış,
Meğer adamlar gönül yuvamıza bile kilit vurmuşlar.
Bazı değerlerimizi yaşamak için,
Bazı şehirde olmalıymışız,
Lakin suyu olan bir ülke,
Bayrağı olan bir gök,
Ezanı olan bir vatan,
Alyazmalı gelinleri olan
Bir taşraymış yaşadığımız şehir.
Ama bizim ünlü gazinomuz,
Cafelerimiz, barlarımız yoktu
Belki bu yüzden ilim çağında geriydik,
Eksikliğini Allah hissettirmesin,
Davullu, zurnalı töremize uygun oyunlarımız vardı.
Belki romen diojeni, madam broveyi,
İlk öpücük, son aşk filmlerini seyredemiyoruz.
Ama hiç olmassa tavşan kaç tazı tutlarımız var.
Sabahları çan sesiyle uyandığımız,
Bizi ürküten lokomotif sesleri,
Ray gıcırtıları, bir vapur üflemesiyle uyanmıyoruz.
Tabiki bizi de uyandıran zillerimiz yok değil.
Bir horoz sesine, bir kanarya cıvıltısına,
Sütünü emerken bağıran bir oğlak sesine,
Uyandığımız
buram buram tezek kokan sabahın loş yıldızları.
Meğer onlar biraz daha insancılmış,
Altınyıldızlara, vakkolara kravat takarken,
Bizler liseli deli yılllarımızda
kırmızı tişörte kravat takar
düşerdik sevgilinin arkasına.
Her renkten masalarımız yoktu,
Ve de üstünde adını bile bilmediğimiz,
bakarken iştahımızın kapandığı
türlü türlü yemekler yoktu.
Bağdaş kurdukmu sülale sofraya,
Sofranın bereketi artardı
Bulgur aşımızla kuru soğanımızla.
Birde yudumladık mı buz gibi ayranı
Herşeyiyle yeterdi pipirim caçığı.
Ama hep eksikliğini yaşar
Hissederdik birşeylerin noksan olduğunu.
Hasat zamanı yağmurun,
Ürün zamanı sıcağın, sıkıntıda şefkatin,
Darlıkta ilginin, yoklukta varlığın,
Düştüğümüzde dostun, ve en kötüsü;
Varlık içinde yokluğu hissetmektir.
Herşeyi unutsak,
tek şey saklıydı yüreğimizde,
Bizler elleri nasırlı anaların mimarıydık.
Anlamadılar, anlatamadık kendimizi,
Meğer yitik bir elmiş yaşadığımız şehir,
Bilmiyordum o sevdaya yanana kadar.
Kayıt Tarihi : 18.12.2005 16:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!