Sisli, puslu bir hava, kasvet çöktü içime,
Düşen damlacıklarda sanki hüzün yağıyor.
Yağmur yüklü bulutlar çözülmüş lime lime,
Rahmet düşecek yere, bugün çile sağıyor.
Üstümüzdeki pislik içimize mi sindi?
Hangi rahmet temizler bunca yıllanmış kiri?
Yılbaşına varmadan gak gukta nice hindi,
Ses verin Hakk aşkına; kim ölü, kimdir diri?
Ayaklarım yoruldu, aklım il il dolaşır,
Yaşa soğuğa bakmaz, kan dökülen yerdeyim.
Bir bakışım Kerkük'le hem Musul'a ulaşır,
Atadan yeminim var, ordumla seferdeyim.
Sonbaharın rüzgârı kışa çabuk elverdi,
Yapraklarım sarardı, Sardunya'm güne küstü.
Haykırdım da maziye, milyonlardan ses geldi;
"Silkinelim, taşalım..." dediler ayak üstü.
Biz de hep söylüyoruz, dilimizde tüy bitti,
Titre ve kendine dön, uyuşukluktan kurtul.
Sen sayarken yerinde, eller semâya gitti,
Oysa reçete sende; ara da doğruyu bul...
17.10.2016
Fatih-İST.
Kayıt Tarihi : 17.10.2016 16:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bugünün İstanbul havasının ruhumdaki akisleri...E.Ö.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!