Bir garip susuzluk yakarken canı
Unutur bulutlar yağmaz İstanbul
Karanlık geceler boğarken tanı
Darılır şafaklar doğmaz İstanbul.
Her gelene gurbet yatağı olur
Her durana hasret batağı olur
Her yiyene ekmek katığı olur
Sıkılır kucaklar sarmaz İstanbul.
Yedi tepesine tepe eklenir
Yamaçlar yağmadan biter tükenir
Kıyıları çöple dolar kirlenir
Tutulur nefesler almaz İstanbul.
Değişti çehresi sardı varoşlar
Örttü duvağını kara çarşaflar
Çirkin yapılarla, fersiz bakışlar
Kırılır ışıklar görmez İstanbul.
Yaşayan geçmişten kalanı arar
Kaybolur şehirde yolunu sorar
Bırakır bugünü maziye dalar
Sarılır anılar bakmaz İstanbul.
Yeşili betonun altında ağlar
Mavisi çamura karışır solar
Suyuyla havası yüreği dağlar
Kararır gökleri açmaz İstanbul.
Ne yollar yetiyor, ne de köprüler
Dertlerle çilesi ömrü törpüler
Her gece bir yıldız atar çöpçüler
Tıkanır yolları gitmez İstanbul.
Yaşayan katlanır toza toprağa
Selleri getiren kara, yağmura
Asfaltta giderken düşer çukura
Kırılır kolları tutmaz İstanbul.
Bin pişmanlık gelir çarpar yüzüne
Yeminler edilir uymaz sözüne
Gitmek gücü ister gelmez dizine
Sıkılır yumruklar vurmaz İstanbul.
Asırlardır göğü bekler camiler
Duaya kalkar bir bir minareler
Tepeden tepeye uzanır eller
Sevilir güzeli bitmez İstanbul.
Sevenleri çoktur bilemezsiniz
Ayrılık zor gelir gidemezsiniz
Girdiği gönülden silemezsiniz
Dünyanın gönlüne sığmaz İstanbul.
Bir şehir İstanbul ayrılamazsın
Hem ağlar, hem güler anlayamazsın
Her nereye gitsen kurtulamazsın
Sevenin gözünde solmaz İstanbul.
Kayıt Tarihi : 10.4.2003 23:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)