Bazı erkekler doğduğunda farkına varılmaz..
Yirmi üç yıldır yaşamaktan yorulmuşum, az önce fark ettim.
Bir ayağı çukurda 1976 model Chevrolet marka bir otomobile sırtımı dayamış, nefes almaktan yorulan ciğerlerimi suluyordum.Hava gri ve sıkıcıydı.Güneş doğmak ve doğmamak arasında karar verememiş olmalıydı ki, ay çiçekleri boynu yarı kırık bir şekilde ayakta durmaya çalışıyordu.Ben terlemek ve terlememek arasında gidip geliyordum ve yorgundum.İhtiyacım olan, bana gökyüzündeki yıldızları saydıracak bir yatak, içimde ki boşluğu dolduracak bir şişe Jack Daniels ve benim yorgunluğuma mola verdirecek, beni içinde saklayacak bir kadındı..
Ses bir iki üç deneme, Allahım beni duyuyorsan öldür lütfen.. diye geçirdim içimden.
İlk defa kendimi duymuştum ki, kordinatlarını bilmediğim bir yönden taarruza başladı rüzgar.Şiddeti AH-64 Apache helikopter modelinin yarattığı basınç kadar sert ve hafızamı silebilecek kadar güçlüydü.Birileri diri diri derimi yüzmeye çalışıyordu sanki.Her saniye farklı bir kişinin suretine bürünüyordu yüzüm, en çok da gölge yapmaktan bunalmış yüz yirmi yıllık çınar ağacına..
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla