Bazı erkekler doğduğunda farkına varılmaz..
Yirmi üç yıldır yaşamaktan yorulmuşum, az önce fark ettim.
Bir ayağı çukurda 1976 model Chevrolet marka bir otomobile sırtımı dayamış, nefes almaktan yorulan ciğerlerimi suluyordum.Hava gri ve sıkıcıydı.Güneş doğmak ve doğmamak arasında karar verememiş olmalıydı ki, ay çiçekleri boynu yarı kırık bir şekilde ayakta durmaya çalışıyordu.Ben terlemek ve terlememek arasında gidip geliyordum ve yorgundum.İhtiyacım olan, bana gökyüzündeki yıldızları saydıracak bir yatak, içimde ki boşluğu dolduracak bir şişe Jack Daniels ve benim yorgunluğuma mola verdirecek, beni içinde saklayacak bir kadındı..
Ses bir iki üç deneme, Allahım beni duyuyorsan öldür lütfen.. diye geçirdim içimden.
İlk defa kendimi duymuştum ki, kordinatlarını bilmediğim bir yönden taarruza başladı rüzgar.Şiddeti AH-64 Apache helikopter modelinin yarattığı basınç kadar sert ve hafızamı silebilecek kadar güçlüydü.Birileri diri diri derimi yüzmeye çalışıyordu sanki.Her saniye farklı bir kişinin suretine bürünüyordu yüzüm, en çok da gölge yapmaktan bunalmış yüz yirmi yıllık çınar ağacına..
Sığınacak bir yer arıyorum, gözlerimin görebildiği kadar.Evrende ne kadar toz varsa göz bebeklerime yedirmiş gibiydim ve bu yaşıma kadar gözüm ilk defa doymuştu.Üç stadyum büyüklüğünde ki arazinin ortasına piç bir futbolcu gibi bırakılmış harabeyi keşfedip depar atmaya başlıyorum.Hac seferi yapan uçak kadar hızlıyım.Hızdan mı, korkudan mı bilmiyorum ama götüm tutuşuyordu, tutuştukça rüzgar söndürüyordu.Nihayet yalnızlıktan duvarları nemlenmiş, bacakları tutmayan harabe futbolcunun içine girmeyi başarmıştım.Görev tamamlanmıştı.Üzerimde seks sonrası gelen rahatlık ve bitkinlik hissi vardı. Olduğum yerin bir santim dışına çıkmadan bırakıverdim kendimi, üzerinde onlarca cinayet işlenmiş hissi veren ortapedik betona..
Ameliyatın ortasında narkozu az verilmiş bir hasta gibi araladım gözlerimi, yarı canlı yarı cansızdım.Aklım karıncalaşmış,
vücudum üzerinde boğalar güreşmiş, bacaklarımın üstünde filler piknik yapmıştı sanki. Halim seyyar bir hayvanat bahçesinden
farksızdı.Işık hızıyla doğruldum, içerisi karanlık ve soğuktu.Topuklarından vurulmuş bir uyuşturucu satıcısı gibi sürünerek sırtımı
göremediğim duvara yasladım, ve derin bir nefes aldıktan sonra Allahım neler oluyor, çalışmadığım yerlerden soruyorsun diye mırıldandım..Korkmaya başlamıştım..
Korku; bir boşaltım aracıdır, mideyi dengede tutmakta da kullanılabilir..
Harun Tolga PekerKayıt Tarihi : 26.11.2011 15:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İç'sel Bunalım
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!