Doğduğum Topraklarda Gördüm Seni

Hüseyin Ergün
1

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Doğduğum Topraklarda Gördüm Seni

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm.
Bunların hepsi bir rüyaydı, biliyorum.
“Sekiharman’a” çıktım, o toprakları seyrediyorum.
“Kocataşlığa” sırtımı verdim, dağlara bakıyorum,
Sen yanımdaydın ben manzarayı seyrederken.
*Keşişdağı’na bakıyorum, uzun, uzun, uzaktayken.
O dağda, Geyikleri görüyorum tokuşurken.

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm.
“Yıldıztepesi’nde” büyük bir ateş vardı.
Oldukça alevli, çatırdayarak yanardı.
**Hasan dede, o ateşin yanındaydı.
Sanki gülümseyerek, bize el salladı.

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm,
Karşımdaydı “Karaçam”, “Köylü dağı”,
Uzanmış, gökyüzüne doğru Meşe ağaçları,
Ağaçlara onlarca yuva yapmış Serçe kuşları.
Başka kokar sanki Gazelleri, Mantarları,
Küçücük kaynağından su içer, o dağın kuşları.

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm.
“Kırlaryüzü’nde” Buğday biçiyor ana bacılar.
Kızgın toprağın ateşinden kararmışlar.
Bir yanık türkü tutturmuş, çığırıyorlar.
Kulak vermiş dinliyor türküleri, sevdalılar.

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm.
El ele dolaşırken küçük orman, “pinarlık’ta”,
Bazen koşar saklanırdın bir ***pinar’ın arkasına,
Koşarak çıkıyordun, neşeyle karşıma,
Kollarını açmış dönüyorsun, uçuyorsun,
Kelebek gibi zarif, kelebek gibi ince,
Prenses gibi güzel, çocuklar kadar neşeli,
Kazağın takılmışta orada bir pinara,
Sesinin çıktığı kadar, çığlıklar atıyorsun.
Sana bakıp gülüyorum da, bana kızıyorsun.

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm.
“Bekcevizler” çeşmesinde buz gibi akan sular.
Kana kana su içer bağrı yanık sevdalılar,
Hayvanlarını ****Eğreğe getirmişler çobanlar,
Oturmuşlar dibine söğüt ağacın,
Gövdesine sırtını yaslamışlar.
Kavalından yanık yanık nağmeler döker,
Çobanlar,

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm.
İşte “Karapınar”, “Ortapınar”, “Telörgü, Şantiye”.
Kapatmışız Öküzleri yayılsınlar diye.
Oyuna dalmışız biz çocuk çobanlar.
Saklambaç, Birdirbir, Uzuneşek, oynuyorlar.
Bazen katıksız kaldık, bazen ekmeksiz, boş torbalar.

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm.
“Kelebekli”, “Bostan dere”, “Merdiven taş”.
Taş merdivenin basamaklarındasın sen arkadaş.
Yalınızım, seni seyrederken yuvarlandı bastığım taş
Koştum, kucakladım, sarıldım sana sıkıca, pürtelâş.

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm.
Uzaklarda “Fındıklı”, “Benli pınar”, “Soğulcak dağı”,
İşte “Çamlık”, Taşlığın üstünde “Çakıllı”,
Başkadır Çakıllıdan bu topraklara bakması,
Bir ıslık mesafesi, “Elci”, “İnegöl ovası”.

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm.
Köylülerimin “Kânel” dedikleri taştan bir duvar.
Öbür tarafında ağaçlar, Akasyalar var,
Bazı insanlar adını “Hatıralar Vadisi” koymuşlar.
Orada buluşurlar, genç âşıklar, sevdalılar.

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm.
“Harmanlar’daydın” düvenle harman ederken,
Bir daha görsem seni o düvene binerken,
Çığlıklar atıyorsun durmadan, neşeden,
Harmanda ayırırlar taneyi başaktan düvenlen,

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm.
Meraklanmış da *****Patoz’un üzerindeydin,
Elinde bıçkı, demetlerin bağını kestin,
Etrafındaki toza toprağa aldırmadan,
Saatlerce patoz’dan çıkan samanı seyrettin.

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm.
“Seki harman”daydım gece yarısı tek başıma,
Çimenlere uzandım, yer soğuk, hava soğuk,
Kimseler yok, havlayan köpeklerden başka.
Baş başayım, benden habersiz akan gözyaşlarımla.

Dün gece seni doğduğum topraklarda gördüm.
Çok özür diliyorum, affedersiniz,
Çünkü!
Sarıldım sana senden habersiz,
Kokladım seni, okşadım, öptüm.
Dün gece seni, doğduğum topraklarda gördüm.

“……” o mevkilerin yöresel adı.
*Keşiş dağı: Uludağ’ın eski adı.
**Hasan Dede: Şehitler köyünün (benim köyüm) Kurucusu.
***Pinar: Yaz kış yeşil kalan, küçük bodur ağaç.
****Eğrek: Öyle sıcağında hayvanların toplandığı, dinlendiği, sulandığı, gölgeli serin yer.
*****Patoz: Traktörden aldığı hareket enerjisiyle çalışan. Buğday tanesini başaktan ayıran, sapları saman yapan makine.
Düven: Harmanda ekinlerin sapı ve tanelerini ayırmak için kullanılan, önüne koşulan (at, öküz, inek gibi) hayvanlarla çekilen, alt yüzünde keskin çakmak taşları dikine çakılı bulunan, kızak biçiminde ilkel araç.

Hüseyin Ergün
Kayıt Tarihi : 17.12.2010 02:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
ÖNCEKİ ŞİİR
SONRAKİ ŞİİR
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hüseyin Ergün