Sabah birşeyler fısıldadı
Doğan güneşin kulaklarına
Güneş beklemiyordu durakladı
Sabahın dizdiği bu methiyelere
Önce bir anlam veremedi
Sonunda söylenenleri kavradı
Hoşuna gitmişti güneş güldü
Birden başladı parlamaya
Dünyayı berraklaştırmaya
O parladıkça kainat renklendi
Gün içinde gittikçe sıcaklaştı
Harareti doğayı kabartıyordu
Güneş durmadı yaydı ışıklarını tarlalara
Gürleştirdi başakları dikleştirdi
Kainat neşesine ortak olmuştu
Kuşlar bile dalında şakıyorlardı
Fakat kader oyununu oynamalıydı
Her güzel şeyin bir sonu olmalıydı
Sonunda bir haber geldi
Durgunlaştı büktü boynunu güneş
Belli ki aldığı haber iyi değildi
Gelen onu tabiattan ayıran
Gücünü azaltan karanlık akşamdı
Birazdan karanlığının kasveti
Kurşun gibi çökmeye başlardı
Günün ışık saçan dingin omuzlarına
Aslında gün ile gece birbirinden
Oldum olası pek de hazzetmezlerdi
Oysa tabiat için her birinin
Ayrı bir özelliği ve güzelliği vardı
Akşam çok romantikti mesela
Bağrındaki sevgiyi ve sevgiliyi esirger
Eğer varsa kusurlarını örterdi
Gümüşi ışıkları ise bir başka güzeldi
Ama ikisinin de yazıları
Bir kere farklı yazılmıştı
Biri varken diğeri olamazdı
Güneş üzüntüsünden soldu sonunda
Ürkekleşti mahsunlaştı ışığı cılızlaştı
Karanlığın tüm kasveti çöktü ovaya
O muazzam hararet
Yavaş yavaş erimiş solmuştu
Yine düzenin istediği olmuştu
Kainatın umudu olan güneş
Bir başka güne doğmak için kaybolmuştu
Kayıt Tarihi : 27.8.2021 03:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!