çocukların kiraz bastıkları yaz mevsiminde ölmek en güzeli olurdu yaşlılığımın canımın istediği yerde durdurmak serseri kalbimi arkama bile bakmadan kendi kıçıma tekme koyabilmek uçurumun kenarında yamacın engebeli bayırını tırmanınca boşluğa bırakabilmek utanmak nedir bilmeyen hislerimi doymasını öğrenmeli üç öğün yemeğe muhtaç midemin arsız haznesi kasılır şimdi öğle vaktine kulaklarını dayayınca hiçbir hırsız çalmaz karnımın uğuldayan zilini kendisi söyler acıkınca çatlar umudum geride sadece kuru ekmek kalır gelmemeliydi dünyaya kemiklerim ya da kırılmalıydı bu tükenmek nedir bilmeyen kalemim su dökmeseniz bile köklerime bitkilerin de canlı olduğunu umursamadan bilmem tanır mısınız o hanımı ormanda bir kadın vardır anasıdır tabiatın bilmem utanır mısınız doğada çıplak kalınca annelerin çığlık attıkları bahar ayında doğmak en güzeli olurdu kundaklığımın yere bile basmadan dokunabilmek toprağın kokusuna bulutların arasından sarkıtabilmek olgunlaşmamış düşüncelerimi konuşmasını öğrenmeli hayatında bir kez olsun sevişmemiş dudaklarım öpüşür şimdi yanaklarını güneşe dayayınca kimse tutmaz elimin aşksız kalmış yerini kendi kendisini alkışlar aşka susayınca süt vermeseniz bile ağzıma bebeklerin de canlı olduğunu umursamadan bilmem tanır mısınız o hanımı ormanda bir kadın vardır anasıdır tabiatın bilmem utanır mısınız doğada çıplak kalınca
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta