DiZELEMELER Şiiri - Necdet Arslan

Necdet Arslan
1352

ŞİİR


92

TAKİPÇİ

DiZELEMELER

Bir derin çizik daha atıyorsun bu şiire.
Retinada kızıllık…üç noktasını senden saklıyor son dize.
Nasıl da yaşlandırıyorsun saçlarına karlar yağdırarak zamanı.
Başka türlü dolaşıma girmesi için
Öteki duvardan atlayıp sürgün olmak da var denizlere.
Henüz erken…

Gülümse biraz bu şiir sana bakıyor yüzüne gözlerine bakıyor bir parça
Güç almak için.Saçma sapan şeyler bunlar biliyorsun
Köpüklü kahve içmek örneğin ölü şurada yatıyorken henüz sımsıcakken
Hay Allah…
Onca kördüğüm hepsi birbiri üstüne hepsi sarmaş dolaş ve katı.
Çözemiyorsun işte.
Umrunda değil masumiyet karinesinin yırtık sayfaları…

Ay batacak birazdan..Bana başka şeylerden söz edebilirsin.
Örneğin aşkı uçurmaktan takla ata ata kayboluşundan
Canını kime emanet edebileceğinden ölümleri esirgemediğin sevgililerinden

O gün çok üşüyordum,diye başlayan öyküleri bitirirken içine ediyorsun.
Çünkü dikiş tutmaz özlemleri serpiyorsun kırağı gibi ayak altlarına.
Gamzeleri kaybolmuş gülümsemeleri pazarlıyorsun öldüm fiyatına.

Ellerinde songüzden kalma silik renkli aşı boyaları Kampana seslerini
Taşıyor yüzoniki acil servis.
Birden yakalanmak var öpücük sağanaklarına
Sevmem kurumuş tütün sarısını derken bir domuz kurşunu
Olasılıktır saplanabilir şakağına.Bu gürültüler küs tutuşudur koca kentin senin için

Gün yüzüne çıkar mı çiçeği burnunda menekşeler
Ah ellerinle yapabilirsin şuracığa katli vacip gömütünü
Doruktan kopan koca kaya lapa lapa kardan büyümüş değildir

Dudakların…Ne kadar yetersiz kılıyor seni,parça parça dökülen harf kırıntılarını
Mayhoş bir gece daha teslim olmak üzere kollarını kaldırıyor
Çekilen setlerin yıkılma kaygısını hangi albüme yapıştırmak istersin
Yasaklanmış gölgelerin yırtılışını aynalardaki depremleri
Yüreklerdeki baloncuk patlamalarını…Yol ayrımlarında düşürülen
Gece kızıllığını öfkeli maviliği…
Ortancaları çilli begonyaları ve fesleğenleri
Neye sayarsan say işte…
Ardından yine ay batacak nasıl olsa
Kayboluş alevlerinin üstüne düşürme bari beni…

onüçocakikibinondört

Necdet Arslan
Kayıt Tarihi : 13.1.2015 08:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Bir öncekinin devamı gibi... Ama körüklemiş, sönmeye tutar gibi külü ateşe çevirmiş besbelli..
    İtiraf etmeliyim ki tersini bekliyordum.. 'Boşaltmış içini şiir', şimdi bu 'Dizelemeler' gönül alma temrinleridir, diyordum..
    Tersi olmuş...

    Şiir, şiirin 'sırt çantasıdır' bazen.. Biri diğerini içine alır, olasıklıktır ki rahatlatır ötekini... Tersi de mümkünmüş demek... 'Ağırlığı katmerleme' etkisini de gözardı etmemeli..

    Şiirdi ve çokta güzeldi.. Kutlarım Necdet..

    Cevap Yaz
  • Naime Özeren
    Naime Özeren

    saniyeler zamanımı çalıyor benden
    adımlarım mirasımdır esmer kaldırımlara üstüme geçmişi örtüyorum
    artık yüreği çalınmış bir bedenim sayende her geçen gün için saçıma beyaz bir tel ekliyorum
    sen bitti say
    ben üç nokta koyuyorum ...

    Kimin olduğunu bilemediğim bu alıntıyı anımsadım şiirin hemen ilk bölümündeki üç noktayla. Şiirlere atılan derin çizikler yüreğe atılmış neşterdir bence. Şairin ölümü yazdığı değil... yazamadığı şiirlerinden olur ancak.

    En güzel şiir yazılmadı henüz diyorlar. Oysa üstü değil, altı çizilecek bir şiirdi
    okuduğum.

    Neye sayarsan say işte…
    Ardından yine ay batacak nasıl olsa
    Kayboluş alevlerinin üstüne düşürme bari beni…

    diyor öğretmenim ve sonuna da üç nokta. İşte bu üç noktaya dikkat!.. BENCE BİTMEDİ
    - BİTMEZ demek bu... Kutluyorum içtenlikle. Nicelerine... Esenlikle...

    Cevap Yaz
  • Sevilay Çartık
    Sevilay Çartık

    Bir derin çizik daha atıyorsun bu şiire.
    Retinada kızıllık…üç noktasını senden saklıyor son dize.
    Nasıl da yaşlandırıyorsun saçlarına karlar yağdırarak zamanı.
    Başka türlü dolaşıma girmesi için
    Öteki duvardan atlayıp sürgün olmak da var denizlere.
    Henüz erken…



    Gülümse biraz bu şiir sana bakıyor yüzüne gözlerine bakıyor bir parça
    Güç almak için.Saçma sapan şeyler bunlar biliyorsun
    Köpüklü kahve içmek örneğin ölü şurada yatıyorken henüz sımsıcakken
    Hay Allah…
    Onca kördüğüm hepsi birbiri üstüne hepsi sarmaş dolaş ve katı.
    Çözemiyorsun işte.
    Umrunda değil masumiyet karinesinin yırtık sayfaları…



    Ay batacak birazdan..Bana başka şeylerden söz edebilirsin.
    Örneğin aşkı uçurmaktan takla ata ata kayboluşundan
    Canını kime emanet edebileceğinden ölümleri esirgemediğin sevgililerinden



    O gün çok üşüyordum,diye başlayan öyküleri bitirirken içine ediyorsun.
    Çünkü dikiş tutmaz özlemleri serpiyorsun kırağı gibi ayak altlarına.
    Gamzeleri kaybolmuş gülümsemeleri pazarlıyorsun öldüm fiyatına.



    Ellerinde songüzden kalma silik renkli aşı boyaları Kampana seslerini
    Taşıyor yüzoniki acil servis.
    Birden yakalanmak var öpücük sağanaklarına
    Sevmem kurumuş tütün sarısını derken bir domuz kurşunu
    Olasılıktır saplanabilir şakağına.Bu gürültüler küs tutuşudur koca kentin senin için



    Gün yüzüne çıkar mı çiçeği burnunda menekşeler
    Ah ellerinle yapabilirsin şuracığa katli vacip gömütünü
    Doruktan kopan koca kaya lapa lapa kardan büyümüş değildir



    Dudakların…Ne kadar yetersiz kılıyor seni,parça parça dökülen harf kırıntılarını
    Mayhoş bir gece daha teslim olmak üzere kollarını kaldırıyor
    Çekilen setlerin yıkılma kaygısını hangi albüme yapıştırmak istersin
    Yasaklanmış gölgelerin yırtılışını aynalardaki depremleri
    Yüreklerdeki baloncuk patlamalarını…Yol ayrımlarında düşürülen
    Gece kızıllığını öfkeli maviliği…
    Ortancaları çilli begonyaları ve fesleğenleri
    Neye sayarsan say işte…
    Ardından yine ay batacak nasıl olsa
    Kayboluş alevlerinin üstüne düşürme bari beni…

    Üstadım bu nasıl bir şiir! Yorum asla kaldırmaz! O kadar hayata dair ve o kadar çözümsüzlüğün içinde çözümü yumak yapan bir yaşamla ilgili ki, herkes payına düşecek bir şeyler alır, muhakkak...Ya yaşanmışlıkla, ya da şahit olduklarıyla...Şiirin gerçek yüzü de bu değil mi? İmrenerek okudum. Yüreğiniz, kaleminiz hep yazsın! Kutlarım, saygılarımla...

    Cevap Yaz
  • Hümeyra Gün
    Hümeyra Gün

    Bu nasıl bir şiirdir Değerli Öğretmenim. Okudukça insanı alıp alıp götüren. Şiire bir derin çizik atan.
    Her dizenin altına kalın çizgiler çizerek bizi düşündüren.
    İnsanız işte çelişkiler içinde yol bulmaya çalışan:
    ****
    Köpüklü kahve içmek örneğin ölü şurada yatıyorken henüz sımsıcakken
    Hay Allah…
    Onca kördüğüm hepsi birbiri üstüne hepsi sarmaş dolaş ve katı.
    Çözemiyorsun işte. ****

    Çözemiyoruz....Bu çözümsüzlükler içinde kaybettiğimiz bir şey var sanırım o da sevgi. Sizinde dediğiniz gibi Takla ata ata kaybolan...
    Halbuki çevremize bi baksak :
    'Gece kızıllığını öfkeli maviliği…
    Ortancaları çilli begonyaları ve fesleğenleri '

    'Gamzeleri kaybolmuş gülümsemeleri pazarlamak' yerine gerçekten gülümseriz.Hele de ,Umrumuzda olursa,
    ' masumiyet karinesinin yırtık sayfaları… '
    Kalkıp bi gayret yapıştırsak sayfaları;eskisi gibi,olur mu bilinmez...Yoksa yırmadan önce iyi düşünmek mi gerekli...?

    Evet gidenlerin ardından ay batar ,karanlığa kalır herşey...Ama bi akşam bakarız ki ,incecik bir hilal karanlığı selamlar.

    Acemi şairce bunlar geçip gitti aklımdan. Güzel bir şiir okudum. Kaleminiz daim olsun. Saygımla.

    Cevap Yaz
  • Necla Özkan
    Necla Özkan

    Böylesi şiirler nasılda bizi bizden alıp şirin içine alırlar ve benim gibi acemiler soluksuz kalırken kutlarken bile ayrılamazlar şiirin yüreginden kutluyorum saygılarımla

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Necdet Arslan