İlk gün coşkunluğu, hep bir ağızdan marşımızı okuyoruz;
Başta öğretmenler, gönderde bayrak, tek sıra ..dalgalanıyoruz…!
Zil çalınca, sınıflara koşuyoruz,.
hepimiz yine ayakta.
Rahat, hazır ol!
‘’Türküm! Doğruyum, çalışkanım…’’
güneşin tersine git
sol tarafından kalkmış bir taze
sabah bulunsun yanında
Kent! gümüş kanatlı melek
yalancı düşler uyuyor olsun
Devamını Oku
sol tarafından kalkmış bir taze
sabah bulunsun yanında
Kent! gümüş kanatlı melek
yalancı düşler uyuyor olsun
Çok kıymetli dostum haldaşım, Fulya Hanım!
Bu şiiri dün gece daha antolojiye bile koymadan, yazıp da, ilk bana okuduğunda..
Değerli eserini okurken çıkan o cılız sesin ve ardından ''olmamış paylasmayayım di mi?" sözlerin geldi aklıma
Evet bir kez daha anladım ki, ister kendini o anda O acemi saysın, özde sanatçı olan kişi, aslında geçmeyen ve belki de hiç bir zaman zaten geçmiyor olması gereken, sanattaki o esas olan durumun farkındadır, ve buna istinaden ne yazarsa yazsın az geleceğini düşünür. Yazdıkları hiç yetmez...aslında yazdıkları devasadır.. ama sanatçının, okurlara ve sanata o kadar büyük bir saygısı sevgisi hürmeti var ki, kendini eksik görür..
Kendisini eksik gördükçe de tamamlamaya çalışır hep daha iyisini üretir.
Yani Fulya Hanımcım siz farkında olmadan aslında profesyonel bir efor sarfediyorsunuz! Yine size az geldiği için, farkında değilsiniz. hiç bir şey demeden geçmek isterdim ama durum siz ve yazılarınız olunca bu; na mümkün.
Hiç bıkmadan söylediğim ve hep söyleyeceğim sözleri tekrar etmek istiyorum, "yaz kuzum sen hep yaz". :)
Bu çok tılsımlı bir cümledir vaktiyle çokça duyduğum benim için çok kıymetli bir cümledir..
Şimdi gelelim ''diyor ki "şiirinize;
İşte dedim cumhuriyet kadını
ve fikri hür düşüncelerle yüreğini ortaya koyarak fikrinin zikrini melodisini çınlatmış her mısrada.
GERİ bırakılması için o kadar çaba sarf edilen, oyunlar oynanan, bu milletin, bu cennet vatanın kısmetinde, aydınlık ufuklar varmış ki Rabbim Mustafa Kemal gibi bir lider göndermiş diye düşünüyorum.
Çocukluğumda sanat odası diye adlandırdığımız ama aslında babamın odası olan o sımsıcak odada, radyo, gramafon, taş plaklar,
Gazeteler, kitaplar, ayda bir ağırladığımız dengbejler in yanı sıra, bir duvarda boydan boya Atatürk'ün üniformalı fotoğrafı vardı.. ve en önemlisi; Atatürk'e aşık bir babaanneyle büyümüşlüğüm vardır.. Eskiden bunama, günümüzde alzheimer diye adlandırdığımız unutkanlık babaanneme de uğramıştı, her şeyi unutuyordu ama söz konusu Atatürk ve muhacirlik olunca kimseye söz kalmazdı.
Ara ara bastonundan yardım alarak kendi odasından çıkıp babamın odasına geçerdi ve bir saat ayakta durup Atatürk'ün fotoğrafına başını dayayarak konuşur da, konuşurdu ve ağlardı sonra kapıdan çıkmadan son bir defa daha döner "Muhammedin güllerinin içine uyu diye duasını eder, mutlu bir yüz ifadesiyle odasına yatağına dönerdi.
Bu güzel ve kıymetli şiirde, dersler verilmiş dersler alınmış hedef on ikiden vurulmuş. Evet Fulya hanımcım, "iki kere iki dört eder"!
Ve ne mutlu insanım diyebilene.
Yüreğiniz hiç incinmesin.
Kaleminiz hep yazsın
Herkesin öğretmenler gününü kutlarım. Selam ve sevgilerimle
Sıradan bir eğitim gününün sıralanışı gibi ilk izlenimleri veren şiirde güçlü bir ironi var.. Ve bunu çok tatlı bir şiir diliyle ve abartmadan yapmışsınız.... İlk önce bu başarınızı kutlarım...
"Bir ziyaretçimiz var, belli yetkili..
Tüm dünyaları yaratmışçasına, marur duruyor karşımızda.
Tek bir cümle düşüyor ağzından, gözleri kara;
-şimdi ben diyorum ki; iki artı iki beştir. Tekrar edin! "
Dayatılanların özünü bu bölüm çok güzel anlatmış... Anlayana çok şey anlatan dizeler...
Güne özel duyguları anlatan bu güzel şiirinizi ve hayat bakış açınızı kutlarım Fulya Hanım... Sevgilerimle...
Atatürk'ün aydınlık ve güçlü gelecek için gerekli olan öğretilerini bizlere ders ders anlatarak, o zamandaki düşünce zenginliğine susamışlığımıza iyi geldi şiiriniz..Bizlerin bağımsız bireyler olmamızı, fikri hür vicdanı hür irfanı hür bireyler olarak yaşamamızı borçlu olduğumuz Başöğretmenimiz Atatürk' ü rahmetle anıyor, bu yolda emek veren tüm öğretmenlerimizin gününü kutluyor, saygılar sunuyorum..
Çok değerli bir çalışma olmuş, tebrik ederim Fulya hanım
Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.
Mustafa Kemal Atatürk
Baş öğretmenimiz Atatürk'ü saygıyla anarak harika şiirinizi kutlarım. Şimdi devrime sahip çıkmak ve yarım kalan devrimleri tamamlama dersindeyiz. Saygılarımla.
Şiiri okurken tüm duygularım depreşti, hem o çocukluk günlerimi ve güzelliklerini yaşadım, hem de şiirdeki mana derinliğinde ruhumuzun en ücra köşelerine nakış nakış işlediğimiz ve ilkelerimiz sayıp kendimize yol çizdiğimiz güzergahın ulviyet ve maneviyat büyüklüğünü, güzelliğini, doğruluğunu ve ne kadar haklı olunduğunu bir kez daha görüp büyük bir haz duydum...
Baş öğretmenimiz dün kara tahtalar üstünden seslenirken aslında yüreklerimizin baş köşesine kurulup oradan hep bize seslenmiş ve seslenmeye devam ediyor olması ne büyük mutluluk...
Ruhu şad mekanı cennet olsun... Aziz hatırası önünde Saygı ve şükranla eğiliyoruz...
Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler günü Kutlu olsun...
Güzel şiirinizi ve kaleminizi Kutluyorum Fulya Hanım...
Selam ve Saygılarımla...
Yılda bir kez okul arkadaşlarımızla yaşayan öğretmenlerimizle görüşerek anarız sizin nezninizde tüm Öğreten ve Öğretmenlerin gününü kutluyorum sevgili Fulya hanım. Çok güzeldi okul yıllarıma döndüm .Sevgiler
Çok sevdiğim bir şiirin son dörtlüğüyle duygularınıza katılmak istiyorum:
"Dağıldı kara bulutlar
Biz sınıfa girince
Atatürk gülümsedi öğretmenim
Kürsüde kendini görünce." T. Tekin
Atatürk bizim başöğretmenimiz, ne öğrendikse O'ndan öğrendik. Öğretmenler günü kutlu olsun.
İlk gün coşkunluğu, hep bir ağızdan marşımızı okuyoruz;
Başta öğretmenler, gönderde bayrak, tek sıra ..dalgalanıyoruz…!
Güne özel yazılan şiirinizi ve duyarlı yüreğinizi tebrik ederim Fulya Hanım..
Bütün öğretmenlerimizin, öğretmenler günü kutlu olsun..
Saygı ve sevgilerimle..
Bu şiir ile ilgili 18 tane yorum bulunmakta