Diyemedi... Hiç! Şiiri - Yasemin Sezer

Yasemin Sezer
324

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Diyemedi... Hiç!

Sorguda şimal dağlarını sevdi şehir’in yetim’i
Kırıntı oldu kuytularına cürmü hacmi’n
Yitebilmeyi bekledi, çok bekledi
Kim bilir, “belki” dedi, “belki”;
“Yiten de sevebilir...”

Yırtıklarını gözyaşlarına bandırdı, kanamalarını azdırırcasına,
Arsızca, kansızca...
Sövdü...Sövdü...
Doğrusu şu ya;
İçiyle ovdu ırak yanlarını haksız sövülen’in.

Akıttı dünya gücüyle asıldığı damarlarının kanını
Aralara dizilen, uzayan tüm yollara, akıbetsiz.

Uzattığı tırnakları kadar uzayamadı nefesi
Ses verircesine;
“Kahrolayım,
_GEL” diyen...
Diyemedi
Hiç.

Erdemdi ya susmalar
Molla sayacaklardı aşüfteyi

17.11.05

Yasemin Sezer
Kayıt Tarihi : 17.11.2005 02:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara

    siz farkettiniz mi bilmiyorum ama şiirin girişine eski aruz havalarının ışığı düşmüş...tema yönünden bu şiirle hiç bir ilişkisi yok ama bi zamanlar ismet özelin;

    demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim
    göğsünde hazin ayak izleri eski şubatların

    dizelerini okuduğumda da aruzun kaynağı olarak menakıb edilen 'develerin uzun çöllerde ayışığında biteviye yürüyüşlerinin' hüznü damlamıştı yüreğime

    Sorguda şimal dağlarını sevdi şehir’in yetim’i
    Kırıntı oldu kuytularına cürmü hacmi’n

    şair aruz ahengini verirken bilerek biraz kırıyor da şiiri..

    büyü dozu yüksek şiirlerin anlamını es geçiyor okuyucu..bu yüzden bazı dilden dile dolaşan şiirler zuhurlarının şiddetinden olsa gerek görünmez oluyorlar..ve yine bu yüzden olsa gerek yeni dönem şairleri oluşan hava da esrimemesi için okuyucu şiiri bi yerden kırarak salt gerçekliği gong ediyorlar oluşan havaya

    hiç oluş hint te nirvana anadolu topraklarında melamilik olarak zuhur etmiş..
    her türlü ezoterik ve tasavvufi yapı dünya lambalarını söndürmenin, uhrevi (mutlak eksiksiz ve kusursuz belde) lambaların yanmasına vesile olduğu tezini savunur
    mesela ebu ali sakafi isimli şair

    ey aşk eri
    ey bir hiç uğruna satan her şeyi
    ve her şeyin karşılığıdır diye alan hiçliği

    derken hadini aşan her şeyin zıddına rücu ettiği felsefesini de örneklemiş olur..

    susmak elbette zehirlidir ve elbette susulunca tutulan çetele simsiyahtır..

    ama susan la susar gibi yapanın da farkı vardır..
    esasen her şeyin gibisi nasıl ki asalete nispetle iğrençse, burda son dizede şair bunu vurguluyor

    mehmet akif in

    bir şey biliyorsan söyle faydalansınlar
    eğer bilmiyorsan sus adam sansınlar

    beytine gizli bir telmihle bağlanan son dizelerin yorumunun devamındaki süreci ve içinde barındırdığı yeni söylemi elbette okuyucular farkedecekler diye düşünüyorum..

    son bişey daha..

    ben eski şiirde çok mekan tutmuş bir insanım..

    bu yüzden ilk dize de

    Sorguda şimal dağlarını sevdi şehir’in yetim’i

    dizesinde geçen şehir sözcüğünü şehr olarak zihaf etmek suretiyle okumayı seviyorum
    bu şiir insana çok şey yazdırır..şehrin yetimi neyi tedai ettiriyor..diye başlansa örneğin neler neler yazılabilir..

    ama biz de susalımda erdemli sansınlar:)

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Yasemin Sezer