Sevdiğim,
Bilirsin sen de,
Görmedi kimse Mezopotamya'daki acıyı.
Ve duymadı ürkek bakışlı çocukların çığlığını.
Güneş her daim doğar ama
Yaşanan karanlıktır hayatın ortasında.
Aynı düşe yatılır, aidiyetim olan topraklarda
Ay gecenin sahibiyken;
Aynı umutla uyanılır
Güneş hakimiyeti ele alırken.
Mutluluk yarattık acılarımızdan
Damıtarak katre katre...
Dejavuydu yaşadığımız
her daim acıdan yeniden doğarken...
Kaç çağ geçti acılarımızın üzerinden
Bastıra bastıra,
Ve kaç düş sarıldı yarına?
Yürüyorum ıslaklığında Diyarbekir'in
Sokaklar hızla boşalıp, yağmur sağanağa evrilirken,
Savuruyorum ben de umutsuzluk adına ne varsa,
Diyarbekir'in tarihle akran surlarına...
Surlar eşsiz uzunluğuyla tanıklık etmiştir
Acıların en ıssızına
Zindandan kopup gelirken çığlıklar...
Surlar ki kardeştir Harputla
Ab-ı hayat içen iki ustanın baki kıldığı.
Diyarbekir ve Harput,
İki kaledir ve
Ayrılmaz iki kardeş
Tarihin sayfalarından
Uzanan bugünlere...
Gel biz de tutunalım mutluluk havuzuna.
İçelim damla damla ab-ı aşkı
Sevdamız aksın diye sonsuza.
Kayıt Tarihi : 5.4.2015 08:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!