Şimdi sana mutluluk dilemek isterdim ama
sen zaten bir mutluluğu terk ediyorsun,
gözün arkada kalmasın,
anılara iyi bakarım biliyorsun...
2005 - Diyarbakır
..
Ölüm öyle acı gelir ki sevene,
sevdiğine kavuşmak yerine,
razı olur bir parça bez ile ölü bir bedene...
Ölüm hiç şans tanımaz sevene,
hangi yürek dayanır sevdiğini gömmeye...
10 Ocak 2008, Diyarbakır
..
Elim ayağım tutmuyor…
Gözlerim görmüyor, kulaklarım duymuyor…
Sustu dilim, konuşmuyor…
Bittim, bitiyorum…
Bir gel-git gibi, suların çekildikçe benden,
geriye kalan koca bir hiç!
Sevin artık, ben yokum hayatının en ücra köşelerinde bile,
sevin ki senden sonra bir daha sevmeyecek bir beden sevdin,
sevin ki o bedeni en çok sen sevdin…
..
Bir cümleyi kurana kadar kırk cümle eskitiyorum,
bir kelimenin yerini bulana kadar kendim kayboluyorum,
yazık, ben herşeyi niye bu kadar irdeliyorum?
Olurya bir virgül kaçıverir kalemimin ucundan,
gider hiç olmaması gereken bir yerde duruverir,
işte o zaman; ben ne yapsam aklanamam!
İdamlık adamım vesselam...
Assalar ses çıkaramam.
..
Ölümün getirdikleri de
bu dünyadan götürdükleri de o tahtanın altında.
O tahtayı da örttüğümüz de bir parça toprakla;
altında kalan: sararmış, buruşmuş bir beden,
aşkla öpülmüş, okşanmış bir ten
ve bir zamanlar sarıp sarmaladığında,
içindekine kendini cennette hissettiren o güçsüz kollar…
Bütün bunlarla yaşananlar, yaşayanlar ve hatıralar
unutulmaya yüz tutar zamanla.
Bir parça tahta ve bir avuç toprak ne yaman gelir geride kalanlara…
..
Aşk biter…
Öfkeye bürünür tüm acılar.
Kimsenin kimseden alacağı yokken,
hep birilerine kesilir faturalar!
Aşk biter…
Açılır bayramlık ağızlar,
bozulur o ezber,
dillenir yüzyıllık sancılar!
..
Hiç düşündün mü bu acemilik niye diye...
Bu kendini bilmez haller niye...
Dönüp baksa bir kere
elim ayağım titreyecek yine..
Sanılacak kadar büyük bir yanılgı değildi benim ona olan aşkım
oysa
sanabiliyorsa, sanılabiliyorsa
hele hele ellerini yakmadan dokunabiliyorsa kalbime
dur! söyleme!
biliyorum,
..
İkimizde birer savaşçı gibi;
(Belki haklı belki haksız)
GURURDAN ZIRH’larımızı giyindik,
önce ayrıldık, ikiye bölündük, sonra kendi içimizde binlere…
Sorgusuzca öldürdük sevgiyi, saygısızca sömürdük her şeyi…
HIRS’ımızdan;
Bitmeyecek geceleri bitirdik, geçmeyecek günleri geçirdik!
Aramadık aklımızca, hiç özlemedik birbirimizi,
en çekilmez acıları çektik, en geçilmez engelleri geçtik!
En sonunda;
..