-0001-vilo Turk-5016-Croatian
Znaš li...
Vilo Turk....
Doğer vrat Oguz, g. Artuk...
Osvajanjem Anadolije od strane Grada..
..
-0001-víly Turek-5016-Czech
Víte,...
Víly Turek....
Doğer krk Oguz, pan Artuk...
Dobytí Anatolie do mesta..
..
0001-víly Turek-5016-Slovak
Viete,...
Víly Turek....
Doğer krk Oguz, pán Artuk...
Dobytie Anatólie do mesta..
..
-0001-zâna turco-5016-Romanian
Stii...
Zâna Turk....
gâtul Doğer de Oguz, domnul Artuk...
Cucerirea Anatoliei de oraşul..
..
seninle aşkımız bir istanbul akşamı,
sıcak, güzel ve darmadağınık
seninle aşkımız bir diyarbakır gecesi,
sessiz karanlık ve gözgözü görmüyor
seninle aşkımız bir okyanus mavisi,
..
Yorgun gözlerin
Uykuya hasret
Demini almış çaya
Ağır sarılmış tütüne
..
Diyarbakır dağlarında gece
Nasıl olur
Yıldızlar göz kırpmaz mı bulutların ardından
Ya koyu karanlık sır vermez mi
Bir işaret atmaz mı geceye
Kahpe pusu sır vermez mi
Ya benim yüreğim
..
Şimdi devrilsin tüm kum saatleri yana
Ve yapışsın dudaklarımız
Ağzından Fıratın Dicleye kavuştuğu sular
Aksın kursağıma
Sonra zikrimdeki her teşbihin
Bazalt taşlarıyla kutsansın
Diyarbakır surları kadar sağlam ve büyük bir sevdanın
..
Kültür ve tarih şehriyim.
Anadolu’nun Yurt olduğu yaklaşık 50 uygarlıktan 26’sinin izi var bende.
O günden günümüze tarihi, kültürel, estetik ve sanatsal şahsiyetime izin vermeden ulaşabilmeyi başarmış bir kentim.
Ben Diyarbakır’ım.
Peygamberler, Nebiler ve Sahabeler kentiyim.
Bende 6 Peygamber ve 27’si şehit 541 Sahabe yatmaktadır. Mekke ve Medine’den sonra en çok Sahabe bağrımda barınmaktadır.
..
Diyarbakır surları
Acıdır yarin kurları
Ali paşa mahallesi
Susmuyor davulları
Gül koydum suruna
Kurban olam boyuna
..
Ya gel bana uzaklara gidince.
Ya kal burada benimle.
Gitme yaban ellere,
El olursun karışıp ellere.
Sen gittin uzaklara, sır oldun.
Gelmiyorsun buralara.
..
Her an başım Diyarbakır gibi
Dönerdi..
Yüzümde yanıp sönen
silahsız bir gerilla yürüyüşü..
Uçurumları avuçlarında taşıyan ceylanları.
Ve birer birer beni terk ettiğin
o bakışlarında ürkerdim..
..
Ürpertici soğuk bir gece
İniltili boğuk bir ses
Jop... duvar... kelepçe...
Özgürlüğü elinden alınan meçhul biri
..
Saçlarının dağılışı var rüzgarımda
Gözlerimin seyrinde fırtınalı kaçışlar
Ve tapınak gibi sığındığım gözlerin
Ve ürkekçe tedirginliğim...
Koklamak için uzandım bütün sabahlarını
Uzandım ama sonradan farkına vardım
..
Bir cümleyi kurana kadar kırk cümle eskitiyorum,
bir kelimenin yerini bulana kadar kendim kayboluyorum,
yazık, ben herşeyi niye bu kadar irdeliyorum?
Olurya bir virgül kaçıverir kalemimin ucundan,
gider hiç olmaması gereken bir yerde duruverir,
işte o zaman; ben ne yapsam aklanamam!
İdamlık adamım vesselam...
..
Birini düşünüyorum.
Kanımı ısıtan,Dünyamı aydınlatan,
Buram buram sevgi kokan.
Birini düşünüyorum.
Bir gülüşü,Bir ömre değen.
Bir bakışı yürekler yakan.
..
Sana değil bu susmalar tek sana değil her şeye
Umursamazlığına hayatın bir kenara itilmişliğe
Sevgilere, sevgililere, heba edilmiş geçmişe
Usanmaz bir met cezir, ruhum gidip gelmekte
Yarım kalmaya çaresiz, sevildiğim her yürekte
Olur olmaz her sebepten kan damlayan gözlere
Ruhun açlığı bir şeye ve ona olan özleme
..
Ey Diyarbakır!
Sana emanet ediyorum aşkımı
gideceğim!
hiç kullanmayarak şansımı
Ne o duyabilsin sesimi,nede hissedebileyim yüreğimde nefesini
Ben ağlamadan giderim
o üzmesin kendini
..
Ölümün getirdikleri de
bu dünyadan götürdükleri de o tahtanın altında.
O tahtayı da örttüğümüz de bir parça toprakla;
altında kalan: sararmış, buruşmuş bir beden,
aşkla öpülmüş, okşanmış bir ten
ve bir zamanlar sarıp sarmaladığında,
içindekine kendini cennette hissettiren o güçsüz kollar…
..
En kalabalık zamanımda kendim kadar yalnızdım,
Şimdi yalnızlık istiyorum, zihnimde kuru kalabalıklar.
Susuyorum artık evet, konuştum anlatamadım.
Ben böyle konuşuyorum, haykırdım duyulmadım...
Gidiyorum şimdi herşeyden, gelmek için gidiyorum.
Düştüğüm bu yolda, tek azığım olmamışlıklar.
..