Güneşi ardıma aldım,
Yolumu yarıladım.
Bir daha arama beni,
Akşama Diyarbakır 'dayım.
Güneş battı,
Sanki gökten taş yağdı.
..
-suna için
I.
İşte yaz;
Nice zamandan sonra
Karşımda duruyorsun
..
Dünya senin bineğindir
Binebilsen seni taşır
Onu sırtına bindirsen
Şeytan arkanda dolaşır
Şeytan ise düşmanındır
O her işine karışır
..
Güzelliğin güneşi kıskandırınca Diyarbakır seni ağlarken bende seni sözlerimin gizeminde şiirlerimin noktalarında ve virgüllerin de yazıyorum. Güzelliğin kıskandırınca sana olan sevgimi sensizliğin hasretinde
Dicle nehri gibi akıtıyorum.
Güzelliğin kıskandırınca varlığını önemli kılan senin yokluğunda
seni anlatabilmek değilmidir. Güzelliğin kıskanrınca senin simsiyah saçların kap kara gecemin sessizliğinde vurgun yemiş hüznünde gözlerinin ışığında yarınları seninle umutlandığımda aydınlık günlerde seninle mutlu olacağım günleri hayal ediyorum.
Güzelliğin kıskandırınca sana dalıp bakışırken gözlerim gözlerinde o an bende senin dalmış dalgalı bakışlarında yüzüyorum. Güzelliğin kıskandırınca Kara kaşların özerindeki çizgilerden kalbimin şehrine doğru esince seni rüzgar misali kalbimin zirvesindeki dağların en yükseğinde yaşamak istiyorum.
..
Devrik sevdalar kuşanan çocuk,
Yürü!
Yürü dikenleri kanatsa da dar patikaların,
düşe kalka,salına salına hiç durman menziline,
direnci kırılsa da gün ışığının içinde ki aydınlıkla yürü,
öksüz yurtların, güz bakışlı analarının koynundan emdiğin sütle yürü,
tarih sayfalarında yerini almamış bir coğrafyanın dudaklarına kondur,
..
Adına sevda koydum surlarında tarihin
Her taşı anı saklar burçlarında mazinin
On gözlü köpründe gülerken gözlerini
Çizerken resminin güneşteki rengini
Yansıyor duygularım sazımın tellerinde
Adının her harfini dokuyorum gönlümde
Yemyeşil bahçelerde ötüyor özgür kuşlar
..
Elim ayağım tutmuyor…
Gözlerim görmüyor, kulaklarım duymuyor…
Sustu dilim, konuşmuyor…
Bittim, bitiyorum…
Bir gel-git gibi, suların çekildikçe benden,
geriye kalan koca bir hiç!
Sevin artık, ben yokum hayatının en ücra köşelerinde bile,
..
Sanma hissetmiyorum o duygularını;
Kalbin,uçurtmalar gibi göklere açık,
Dilinin ucunda ürkek kelimeler var.
Neden bu hırçınlığın ey masmavi deniz;
O masum ahengini bozan dalgalar var,
Ruhun öz bedeninde sanki gurbetten iz.
..
Çocukluk Yıllarım
Küçüklüğümde çok narin yapılıydım, halen öyleyim. en ufak bir şeyden etkileniyorum. Yani havadan nem kapıyorum, biraz da mızmızlık derim bu halime, her şeyi yemem.20 yıldan beri kahve içmedim. piştiği zaman mis kokusu hoşuma gider ama nefsime hakimiyetim var. dinlemiyorum zalim nefsimi. içmiyorum.bende titreme yapıyordu. midem ağrıyordu. içtiğimde.belki de hiçbir zararı olmayacak ama içmiyorum. ikincisi yarı vejetaryenim. her şeyi yerim az yerim. Sık sık yerim.fazla et, balık yemem. peynir, yoğurt türü şeyler tüketiyorum.
Çocukluğumda güney doğunun mutfağını övmeğe gerek yok. O kadar güzel, içli köfteler, çiğ börekler, kaburgalar, etli dolmalar, sarmalar pişerdi.herkes yerken ben seyrederdim, evde yoğurt kalmamışsa bana 5kr.veya 100 para verirdi babam veya annem.elimde tasla, bakkallar çarşısına gider Abdulrazzak Pembe amcadan yoğurt alır gelirdim.herkes doymuş,sofra toplanmış.ben sokaklarda elimde tas içinde yoğurtla,sürünüyordum.Yoğurt kovamız da vardı.ama büyük olduğu için,tası tercih ediyordum.bu anlattıklarım 7 -8 yaşlarındayken yaptığım huysuzluklar,daha küçükken hatırlıyorum.simsiyah dalgalı saçlarım vardı,kirpiklerim yanaklarıma kadar.tenim deseniz babama benzemişim kar gibi.amcamın benden 20 yaş büyük oğlu beni lastik top gibi havaya kaldırıp hoplatırdı.herkes beni seviyordu.belki de mikrop kaptım,veya nazar deydi.bir akşam güzel bir çocuk olarak uyumuşum,sabah uyandığımda,annemin dediğine bakılırsa saymış tam 22 yara peydahlanmış yüzümde.Sanki yüzüme ateş sıçramış,yakmış her tarafını. Bir tek çenemle,alnım kurtulmuş bu yangından.annem neye uğradığını bilememiş.
Ben 4.çocuğum. annem terzilik yapıyor.1942-45 ikinci cihan savaş yılları, pislik, susuzluk,açlık sefalet yetmiyormuş gibi, bir de bu yaralarla evde savaş başlamış.Benden 4 yaş büyük ablam tifoya yakalanmış,Allah”a şükür tedavi ve annemin temizliğe son derece dikkat etmesi sayesinde, ablam kısa sürede iyileşmiş.O tarihlerde tifodan ölenler çoktu.gömdükleri zaman da mezarlarına kireç döküyorlardı.mikropları öldürsün diye.
Benim yüzümdeki yaralar böyle dahili olmamakla beraber, ne oldukları belli değildi, doktorlar bile anlayamadılar, alınan bütün ilaçlar, pomatlar işe yaramıyordu. en son annem kocakarı ilaçlarını denemeye kalktı. yüzümdeki yaralar için kullanılan ilaçlarla, yöntemlerle epey eziyet çekiyordum
Mataracılar lakaplı bir aile vardı. ziftli merhem yaparlardı,o merhemi beze sürüp,yaraya yapıştırıyordu ağda gibi, öylece bir gün yüzümde kalırdı.Ertesi gün hızlı bir şekilde,çekerdi annem,pamukla yüzümdeki kanları v.s silerdi,tekrar hazırladığı ziftli bezi yüzüme yapıştırırdı.Şimdi gençlerin uyguladıkları güzellik maskesini ben 60 yıl önce kullandım.faydasını görmedim.
Faydası vardı ama inkar etmemek lazım..bir bakımdan rahatlıyordum sivrisineklerden,tatarcıklardan,karasineklerden kurtuluyordum.konacak yer bulamayan sinekler,kısmetlerini başka yerlerde arıyorlardı.
Değiştirildiği zaman canım yanıyordu ama mecburdum .iyileşirim diye katlanıyordum. kardeşlerimin içinde piyango bana isabet etmişti.maşallah çok şanslıydım,bir kan çıbanı
ağrısına dayanamazdı gördüklerim.Allah bana öyle bir sabır vermişti ki,ilkokulu bitirene kadar,yaralardan kurtulamadım.İlkokulu bitirdim,yüzümde tek tük yaralar vardı,kanıyordu.1950 yılında annem beni Diyarbakır'a götürmek zorunda kaldı.Mardin”de mütehassıs yoktu.cildiyeciye göstereyim diye aldı beni Diyarbakır”a gittik. orada bize askeri doktoru tavsiye ettiler.
Doktor beni muayene etmeden önce,
-Bana bak dedi,babanın saçı var mı? yoksa benim ki gibi dazlak mı? .
-Evet tam sizin gibi,tepesinde saç yok.Babamın saçı simsiyahmış.ama genç yaşta ağarmış,ve tepesi tamamen dökülmüş.ben babamı öyle gördüm.Saçlı halini görmedim.
-Benim babaannemin yüzünde de senin gibi yaralar vardı.bu bir hastalık.bayanlarda yara meydana getirir, erkeklerin saçları dökülür.anlamıştım.bana yapılan bütün o koca karı ilaçları boşunaymış, eziyetten başka bir işe yaramamıştı.muayene ettikten sonra bana 3 kere elektrik tedavisi yaptı. gün aşırı 3 kere gittik. yaralarımı kurutmuştu.harici ilaç vermedi..
Çolaklar adlı Süryani bir aile de zamklı ağda gibi bir ilaç yapıp satıyorlardı.bundada işlem aynı beze sür yaraya yapıştır.24 saatte al yenisin koy.ama bu öyle yapışıyordu ki,çektiklerinde acı veriyor,deri namına bir şey bırakmıyordu.
Sülüklerle de küçüklüğümde tanıştım kanımla beslendiler.kirli kanı emsinler diye 2- 3 sülük yüzüme konurdu,kanla dolunca şişerek yere düşüyorlardı.Hayret nasıl dayanmışım.Allah bana o zaman da sabır vermişti.Banyo için umumi hamamlara gidilirdi,işte orda da.bana rahat yoktu.kendirden yapılmış sert lifle yüzümü ovarlardı,kabuklar,yaralar temizlensin diye.bir de hiç unutmam benim yüzüme,evde beslenen bir tavuk vardı,onun pisliğini yüzüme sürmesini anneme söyleyenler oldu.batıl inanç ama nasıl olduysa çaresiz kaldığı için onu da denedi.güya nazar eden iyi değilmiş,kem gözlüymüş,harama haramı uygula iyileşir.işte bu tam cehalet ama ben çocuğum.anlamıyordum ki.iyileşmek, güzelleşmek istiyordum.benimle alay eden çocuklar olurdu çevrede.kahroluyordum.annem de üzülüyordu.onun için sanki suçlu oymuş gibi,ben bir kefede,diğer kardeşlerim bir kefede idi
Beni aşırı seviyordu.
O yıllarda içme suyumuzu sakalar getirirdi.Ceviz pınardan.evdeki kuyu sularını çamaşırda kullanırdık.mahallede tabii çeşmeler vardı,darda kaldığımız zaman babam gider,bir iki kova alır gelirdi.Bizi kesinlikle çeşmeye yollamazdı..yüzümdeki yaralardan çok acı çektim,ama hiçbir zaman moralimi bozmadım,okulda çok başarılı olduğum için,seviliyordum.kimseler benden tiksinmiyordu.
Çok çektim ama Yüce Rabbim bana dayanma gücü vermişti. ben de kardeşlerim gibi sağlam olmak isterdim…
12.09.2010
Vehbiye Yersel
..
-0001-ada ng Turk-5016-Philipino
Alam ba ninyo kung...
Diwata ng Turk....
Doğer leeg ng Oguz, Mr Artuk...
Ang pananakop ng Anatolia sa pamamagitan ng ang City..
..
-0001 De fadas de Turco-5016- Galician
Vostede sabe...
Fada de Turk....
Doger pescozo Oguz, Señor Artuk...
A conquista da Anatolia pola cidade..
..
-0001 de fadas de Turco-5016-Portuguese
Você sabe...
Fada de Turk....
Doger pescoço Oguz, Senhor Artuk...
A conquista da Anatólia pela cidade..
..
-0001-fades de Turk-5016-Catalan
Sap vostè...
Fada de turc....
Doger coll de Oguz, senyor Artuk...
La conquesta d'Anatòlia per l'Ajuntament..
..
-0001-Fairy Af Turk-5016- Icelandic
Veistu...
Fairy Af Turk....
Doğer hálsi Oguz, hr Artuk...
..
-0001-Fairy Av turk-5.016- Swedish
Vet du...
Fairy Av Turk....
Doğer hals Oguz, herr Artuk...
Erövringen av Anatolien som staden..
..
-0001-Fairy Dari Turki-5016- Indonesian
Apakah Anda tahu...
Fairy Dari Turki....
Doğer leher Oguz, Mr Artuk...
Penaklukan Anatolia oleh Kota..
..
-0001-Fairy Dari Turki-5016-Malay
Adakah anda tahu...
Fairy Dari Turki....
Doğer leher Oguz, Mr Artuk...
Penaklukan Anatolia oleh Pekan..
..
-0001-Fairy Of Turk-5.016- Danish
Kender du...
Fairy Of Turk....
Doğer hals Oguz, hr. Artuk...
Erobring af Anatolien af byen..
..
-0001-Fairy Of Turk-5016- English
Do you know...
Fairy Of Turk....
Doğer neck of Oguz, Mr Artuk...
The conquest of Anatolia by the City..
..
-0001-Fairy Of Turk-5016-Estonian
Kas sa tead...
Fairy Of Turk....
Doğer kaela Oguz, härra Artuk...
..