Dışarıda bir fahişelik bahar
Çıplak çıplak feveran eden bir zaman
Ve görücü usûlü bir kavgada bulurum kendimi
Bir Diyarbakırlık heyecan
Baytehtinden tutundum sana ey Mezopotamya
Kürdistan Kürdistan parçalanan yanım
Şimdi kilise kilise seni diliyorum
Son ibadetimi sana harcıyorum
Ey sevgili yanım
İhtihar yanım...
..
Oysa hiçbir ateist,
Hiçbir burjuva
ölüme bir kılıf uyduramıyor
Ben sana böylesine ölürken
Ben sana ölesiye düşkünken.
Diyarbakır tüten nefesine
Eşkıya özlemlerimle tutunsam
Deli dolu gözlerinden vurulsam
..
Her an başım Diyarbakır gibi
Dönerdi..
Yüzümde yanıp sönen
silahsız bir gerilla yürüyüşü..
Uçurumları avuçlarında taşıyan ceylanları.
Ve birer birer beni terk ettiğin
o bakışlarında ürkerdim..
Yaramaz çocuk rolünde kovalanırdım kadercilik takılan sahneleri.
Her sokak arasında sana fişlenme heyecanını yaşıyordum.
.
..
Saçlarının dağılışı var rüzgarımda
Gözlerimin seyrinde fırtınalı kaçışlar
Ve tapınak gibi sığındığım gözlerin
Ve ürkekçe tedirginliğim...
Koklamak için uzandım bütün sabahlarını
Uzandım ama sonradan farkına vardım
Bütün şehirlerim karanlık
Hayal meyal bir sevdam var bulanık
Yanaklarında tatlı bir tebessüm dönüyor
..
Diyorlarki niye kürtçe konuşmuyorsun.
nerden bileceksin cigeramın?
o benim işkence hücrelerinde suspusluğum,
o benim zulüm döşeğinde kusmuşluğum.
Her kelimesinin tercümesi çığlık
her cümlesinin sonu ölüm...
ve her öznesi fail meçhul olduğunu...
Geriye dönüşü olmayan munzur’a boyanır yoksulluğum.
kuşanmış yaşlar biriktirir anaların yürek den(i) zine.
..
Deniliyor ki Kobani düşerse Rojava düşecek.
Hayır, Kobani düşerse Türkiye düşecek...
Kardeşlik düşecek
Barış düşecek.
Ve karış karış Ortadoğu’da
İnsanlık düşecek...
Yani et tırnaktan düşecek...
Çocuk, yaşlı kadın demeden
Türkü Kürdü Alevi’yi ayırt etmeden
..
Eğer kalsaydın
Şüphesiz mücizesi olurdun
Cennet cennet,
gözlerinden gözlerime...
Diyarbakır'a erkenden bir bahar iner
Aşk senin adına gelincikler peydahlar
yağmurlar senin gözlerinde buğumlanır
Yüreğime sağanak yıldızlar dökülür
..
hortumcul bir hırçınlık taşırken gözlerin
Denizlere bile sığdıramadım,
çaresiz dalgınlıklarımı...
Oysa Diyarbakır tutardım dileklerimde
Sen bir yıldız gibi kaybolurken gecelerime...
Düşünki samanyoluna bir adres sorarım..
izini kaybetmenin uçurumlarına dalarım...
..