Başlıyorsan Diyarbakır turuna,
Kapı kapı dolaşmayı göze al.
Muhakkak çık o muhteşem suruna,
Oradan Dicle’yi, şehri seyre dal.
Urfa Kapı, Mardin Kapı, Dağ Kapı,
Direnir zamana karşı dev yapı.
Hepsini gezersen yutarsın hapı,
Durup dinlenmeyi eyleme ihmal.
Yükselince gökyüzüne ezanlar,
Bir gör Ulu Camiyi sen o anlar.
Çeşmeler, köprüler, kemerler, hanlar
Yüzlerce yıl geçmiş, hepsi de faal.
Dört bir yanda kokar; lahmacun, ciğer
Bol bol yersin az çok zenginsen eğer.
Burma kadayıfa biçilmez değer
Üç beş kilo al ye, eşe dosta sal.
Her tarafta bir bereket, bir bolluk
Bir yanda et döner, bir yanda tavuk.
Sumak, küncü, pestil, cevizli sucuk
Karpuz çekirdeği dolu her bakkal.
Nisan ayı; berekettir, yağmurdur
Şükür ki caddeler, yollar mamurdur.
Geleneksel tatlarıyla meşhurdur
Tabak tabak götür depola moral.
Çok sevdalar çıkar deşsen maziyi,
Çekmeyen bilemez böyle sızıyı.
On gözlü köprüde Suzan Suzi’yi
Dinlersen ağlarsın ala külli hal,
Tarihe, sanata katkı orada
Tutulur insanın nutku orada.
Ziya Gökalp, Cahit Sıtkı orada
Uğra evlerine kapıları çal.
Ortasından geçen koskoca nehir,
Dört bir yana refah dağıtır ahir.
Makus talihini yener bu şehir
Ne bir düş bu, ne ütopya, ne hayal.
Aradığın neyse vardır bu ilde
Gez; Çınar’da, Ergani’de, Bismil’de
Nebiler yan yana uyur Eğil’de
Belli ki ruhları eyler hasbihal.
Eylerken cihanı ceddin idare,
Osman gez dur sen de böyle avare.
Dimdik durur Dört Ayaklı Minare
Herkesten, her şeyden korur Zül Celal.
Kayıt Tarihi : 29.1.2020 16:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
17/04/2019 Denetim için gidildiğinde
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!