... yaşayan bilir!..
Evladını,
Annesini, babasını,
Kardeşini,
Yakınını,
Sevdiklerini,
Ben sevdiklerimi, en çok yanımdayken özlüyorum
Hasret kalıyorum, seslerine, saçlarına
Hepsi birer inci tanesi, birer kelebek.
Yetmiyor dimağım, bilemediğim kelimeler.
Uzaktan bir ses ama zor duyuyorum türküyü
Mırıldanıyorum türküyü kendimce
Topraktan yoğurdu bizi Yaradan,
Soyum gelir Adem ile Havva’dan,
Üfleyiverdi ilahi nurundan,
Ben, İlahi nurdan gelirem.
Bilirim aşka, aşığa hürmeti
Ben mesela dümdüz adamım
Öyle süslü kelimelerle anlatamam
Dilimin döndüğünce söylerim
İçimde yaşarım sevinçlerimi, acılarımı
Paylaşamam kederi, zira sarmıştır benliğimi
Kendi kendime tomurcuk verir,
Can kayboluyorken bedenden,
Sessiz sessiz dalmışsın rüyama,
Ben benden geçiyorken
Vermişsin ateşi ruhuma.
Ateş yakıyorken yüreğimi,
İç yanması ne demek bilir misin?
Hiç için yandı mı senin?
İç yanması;
Bir ananın feryadı,
Bir babanın başının öne eğilmesidir çaresizce.
Düğümlenir boğazında çıkmaz sesin
Sırrı kendinde saklı cennet saklısı,
Ne desek hoş; Tuba, Diyan'a şiirle ulaştı.
Köklerini salmış gökyüzüne, selamlar yedi yeni yaşamı.
Vesile bu; Diyan, divan-ı makama saldı selamını,
Can verir sevene Turna Semahı
Nuru Nebi'den, sırrı Ali'den aldı...
Daha küçük, yeni baş vermişti.
Boy verecek, büyüyecekti..
Beraber gülecek,
Beraber iç çekip kederlenecektik.
Yeniden nefeslenecek,
Sevenleri, doğayı, kuşları izleyecektik.
(Bütün babalara ithaf ediyorum)
Daha yanmamış dağlar
Kül olmamış hasret
Bazen bir söz çalar kulağına
Bitirir seni orada
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!