Kafiyeye tarifeli seferler başlatmışlar
Çağrışımlı duraklar mahlaslı muallaklar
Almanya redifli bir gurbet kasidesi bu söylediğimiz
Hayırlı yolculuklar
Yankee nakışlı cülusiye tercihimiz olmadığından
Nesibi geçince inecek var
 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir  ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...  
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Devamını Oku
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Kendi kısa ama anlamı kitaplar dolusu dizeler ,kutlarım.YUVASIZ KUŞ
Zamanımızın uyumsuzlukları ve muallakta kalan bir çok şey.Bir de insanımızın yankee sevdası.Biz gitmiyoruz.Kutluyorum Sema Hanım.Saygılar.
Sema Hanım,
Yüreğine emeğine sağlık....değerli çalışmanızı ve sizi içtenlikle kutlarım....Başarınız daim olsun....
Selam saygı sizedir ....
kendi güzergahını çizmiş bulut gibi, yaşamı savunmanın neresinde duracağını biliyor.... kutlarım sema hanım.. saygılar size..
Sema Hanım,bu şiir müthiş...Toplumcu şiirin,toplumdan kısmen de olsa uzak bir söyleyişle oluşturulmasını şiir anlayışım kabul etmese de bu düşüncem o şiirlerin gereksiz olduğu sonucunu doğurmuyor...Estetik beğeni görecelidir elbet,fotoğrafla resim arasında bağ olsa da aynılık olmayacağını tartışalı yüz yılı geçiyordur sanırım.Slogana uzanmadan da toplumcu şiir oluşabilir düşüncesindeyim.Bu şiirin sert dokusu sesinden ya da söyleyişinden gelmiyor,hatta ses e söyleyiş yumuşak olsa da şiir gene sert kalıyor.Bu sertlik-yanlışlıktır demiyorum-karam yükünden kaynaklı...Divan edebiyatına aşina olacaksınız,divan şiiri nazım biçimlerini bileceksiniz,hatta kasideyle yetinmeyip cülusiyeye kadar gideceksiniz,ülkenin geçmişindeki toplumsal karmaşayla emperyalizm arasındaki diyalektik bağı bulacaksınız,bunu günümüze taşıyıp olumsuzlayıp dışında kalınacak bir olgu olarak vurgulayacaksınız ve bunu az sözle yapacaksınız...Sonuç mükemmel olsa da -ki burada öyle- şiir sert olur doğal olarak...Ama bence elinize sağlık,bunun da olması gerekir elbet ve olmuş da...Su akar yatağını bulur...Yeni şiir bağlamında kazanımdır bu dizeler...Saygılar sayın şair.
Aman inin, eskaza tegazzüle denk gelirsiniz olmayacak iş değildir zira, fahriyeydi methiyeydi derken çaresi olmaz Obama'lı dünyada. Mükemmeldi. Saygılar Sema Hanım.
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta