Dîvân-ı İlâhîyât 49

Aziz Mahmud Hüdayi
539

ŞİİR


98

TAKİPÇİ

Dîvân-ı İlâhîyât 49

Allâhumme yâ Hâdî
Âsân eyle yolumuz
Sehhil ‘ubûre'l-vâdî
Tîz geçir tut elimiz

Esip mahabbet yeli
Vecde getirsin dili
Söylesin cân bülbülü
Handân olsun gülümüz

Ya Rab fazl u cûd eyle
Kemâl-i şühûd eyle
Hakkânî vücûd eyle
Islâh eyle hâlimiz

Dergâhına sürüp yüz
Kelâmın işitevüz
Cemâlini görsevüz
Vasla erse elimiz

Varlık defterini dür
Benliği aradan sür
Vahdet-i zâta irgür
Gider kîl ü kâlimiz

Hüdâyî der yâ Mevlâ
Ente'l-aliyyu'l-a‘lâ
Gencîne-i Ev-ednâ
Olsun re's ü mâlimiz

Aziz Mahmud Hüdayi
Kayıt Tarihi : 21.3.2016 15:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Doğa Fendi
    Doğa Fendi

    Hüdayi her sabah erkenden kalkarak hocasının abdest suyunu ısıtıp hazır ederdi. O sabah ise uykuya dalmış ve ancak son vakitte uyanabilmişti. Derhâl ibriği aldı. Fakat ısıtmaya vakit yoktu. Çünkü hocasının ayak seslerini işitiyordu. İbriği göğsüne bastırmış bir halde kalakaldı. Üftâde eğilerek; 'Haydi evlâdım suyu dök.' dedi. Hüdayi ise ibriği göğsüne bastırmış hâlde duruyor ve buz gibi olan suyu hocasının eline dökmeye kıyamıyordu. Üftâde tekrar; 'Haydi evlâdım! Ne duruyorsun? Geç kalacağız.' deyince, çekine çekine ve korkarak suyu dökmeye başladı. Ancak hocasının sözü onu bir kat daha şaşırttı. 'Evlâdım Mahmud bu su ne kadar ısınmış böyle. Bunu normal ateş ile ısıtmayıp, gönül ateşi ile ısıtmışsın. Bu hâl artık senin hizmetinin tamam olduğunu gösteriyor.'

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Aziz Mahmud Hüdayi