Dîvân-ı İlâhîyât 32

Aziz Mahmud Hüdayi
539

ŞİİR


98

TAKİPÇİ

Dîvân-ı İlâhîyât 32

Bir pâdişâha kul ol kim
Mülkü zâil olmaz ola
Bir gülşene bülbül ol kim
Hîç sararıp solmaz ola

Kendin ummâna sala gör
Gavvâs oluban dala gör
Bir dürlü cevher bula gör
Kimsede bulunmaz ola

Gerçek âşık olsa sâlik
Görünür küllü şey' hâlik
Bir mülke ola gör mâlik
Kimse elden almaz ola

Koyalım lâf ü güzâfı
Gel eyleyelim insâfı
Gönül ol vakt olur sâfî
K'ana keder gelmez ola

Sırrını keşf etme yâda
Verme hâsılını bâda
Bir dost edin kim dünyâda
Hîç senden ayrılmaz ola

Gerçek seven cânânını
Verir tenini cânını
Derd odur ki dermânını
Hak'dan gayrı bilmez ola

Bülbül olup ötmek gerek
Güller gibi bitmek gerek
Bir âleme yetmek gerek
Fenâ eli ermez ola

Zâhidlere uçmak gerek
Ârif Hakk'a uçmak gerek
Bir çeşmeden içmek gerek
İçenler ayılmaz ola

Bir kapıya mülâzım ol
Dün gün Hüdâyî kâ’im ol
Bir özge ilme âlim ol
Melek anı bilmez ola

Aziz Mahmud Hüdayi
Kayıt Tarihi : 21.3.2016 10:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Doğa Fendi
    Doğa Fendi

    Hüdayi her sabah erkenden kalkarak hocasının abdest suyunu ısıtıp hazır ederdi. O sabah ise uykuya dalmış ve ancak son vakitte uyanabilmişti. Derhâl ibriği aldı. Fakat ısıtmaya vakit yoktu. Çünkü hocasının ayak seslerini işitiyordu. İbriği göğsüne bastırmış bir halde kalakaldı. Üftâde eğilerek; 'Haydi evlâdım suyu dök.' dedi. Hüdayi ise ibriği göğsüne bastırmış hâlde duruyor ve buz gibi olan suyu hocasının eline dökmeye kıyamıyordu. Üftâde tekrar; 'Haydi evlâdım! Ne duruyorsun? Geç kalacağız.' deyince, çekine çekine ve korkarak suyu dökmeye başladı. Ancak hocasının sözü onu bir kat daha şaşırttı. 'Evlâdım Mahmud bu su ne kadar ısınmış böyle. Bunu normal ateş ile ısıtmayıp, gönül ateşi ile ısıtmışsın. Bu hâl artık senin hizmetinin tamam olduğunu gösteriyor.'

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Aziz Mahmud Hüdayi