Yer yarılmıştı da
yerin dibine girmişti Mavi utançtan.
Cesetler sarkıyordu gökyüzünden
Ayak uçlarımızdan damlayan kara sular sokakları boyamadan önceydi
Tenlerin ardında bir dünya rivayet edilirdi
Kimisi şapkasını çıkarıp soyunurdu ulu orta
“Çürük bedenimi sokağın başında görünen beyefendiye ve göğüs cebini kabartan cüzdana satıyorum.”
Satıyorum… satıyorum…
Sattım.
Günahı boynuna
Karşı kaldırımdaki gitar kutusundan ağırmış çıplak adamın şapkası.
O gün, müebbet hapsimizin son günü
Gardiyan kuşlar yeryüzüne indiğinde
Taşıyabilirler mi küçük bedenleriyle günahlarımızı?
Çoktandır görmüyorum çıplak adamı
Belki de şimdi yıldızlardan görmüştür beni
arka sokaklarda yürürken
Bir kadın geçmiştir belki yanımdan
Topuk tıkırtılarında dans etmişimdir
gidene kadar
Veya gitmemiştir
Attığımız her adım bir taşı bulmuştur belki
Kendi adımlarımı bırakıp onunkileri saymışımdır ben de
ve bi’ kelebeği andırmışızdır tüm bu çarpıklığın ortasında
Sokak lambalarının aydınlatmadığı tozlu yollarda öğrendim saymayı
Bakkalın bacaksız çırağı Memo ikişer-üçer yürüyor şimdi o yolları
(Daha neler göreceğiz kim bilir?)
Avazı çıktığı kadar bağırıp manşetleri
Ekiyor kıyamet tohumlarını
kahvehanenin dünden hazır halkına
-Birkaç yıla asacak yer bulamayacaklar bizi.
-Şimdiden yer ayırtmak lazım.
-Allah nasip etse de maviye yükselsek.
Onlar geçti,
Ardından sen geçtin, usuldan
Kuşlar günahları sırtladı uçtu
Bizim mırmır İsmail yürürdü kaldırımlardan
Huzur içinde yatsın
Toprak kokusunu doldu ciğerlerime son nefesimde
Yer yarıldı da Mavi'nin dibine girdim.
Kayıt Tarihi : 25.9.2017 21:13:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!