Diş Fırçamın Üzerinde Bir Kirpi İkamet E ...

Lütfi Kireçci
222

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Diş Fırçamın Üzerinde Bir Kirpi İkamet Ediyor

Susmanın yalnızlığında öğrendim
Su üstünde yürümeyi
Ben kimsenin umurunda değilken,
Böyle bütün duvarları yıkılmışken
Üstüme dünyanın
Şimdi umurlar yemek sonrası
Ağzımı sildiğim peçete

Göğsümün tuğlalarını kıran
Balyoz sahibini arıyorum,
İçimde köleliğe başkaldıran binlerce Afrikalı
Ateşler altında sığınak aramıyorum korkularıma,
Filistin bakışlı çocuklarla uyanıyorum düşlerimden,
Diş fırçamın üzerinde bir kirpi ikamet ediyor her sabah,

Çok zor merhaba demek yeni bir güne,
Güne gülerek başlayan
Sarı öküzün boynuzlarında dünya aramıyorum,
Kibrit kutusunda saklar olduk güneşleri,
Filler gezinir oldu kirpiklerimizin üstünde,
Damdan düşer gibi düşeriz her gece cehenneme,
Cehennemde gökyüzü mağrur çocuklar mağdur
Acemi bir ayrılık yoklar nabızları çoğu kez
Boynumun ağrıyan yerlerinden
Bir gemi kalkar her sabah,
Mayın yüklüdür, bomba yüklüdür, dinamit yüklüdür,
Sakladığım kırlangıçları çıkarırım
Tavan arası çeyiz sandıklarından,
Menekşeler dökülür urganlı saatlerime,
Bileklerime vurulan ikbalim döner saatin sarkaçlarında,
Dolaşırım dünyayı süngülerin ucunda yükselirken göğe başım,
Belki arşa çıkarım, belki yıldızlara çıkar naaşım, belki akar geceye yaşım.

Güne gülerek başlayamam,
Paletler altında çekildi canları
Filistinli çocukların
Sapanla kuş vurmayı unuttular görünce katil tankları,
Musalla taşında kopmasın uçurtması yüreklerin.
Ah ey İstanbul, Mekke, Medine, Kudüs
Nerede toplarız kubbelerin sevincini kimliğimizde,
Gençliğimizi bırakmadan bir türbenin ayakuçlarına
Üsküdar yanarken kızıl akşamların dostsuz ufkunda
Karacaahmet bir gül sarkıtır dudağında Emirgan’a
Galata’dan bir gömlek giymiş yel değirmenleri büyür martısız akşamlara
Ekmek tadında bir şiir yazar şair şiir âşıklarına,
Dönme dolapta iki sevgili Beşiktaş’ı toplar avuçlarına
Ansızın çıkagelirim, şaşkın, ayak izlerimi bırakıp voltada,
Marmara’nın mavi sularına düşerim Haydarpaşa’dan
Demirden bir ranzaya sokar beni Gülhane’de bir hayvan kafesi
Öfkemi körükledikçe arsız, arsız adamlar dökülür kâğıt paralardan
Eminönü camlardan düşer eşini kaptırmış bir balığın şaşkın bakışlarına,
Israrla yürürüm alnımın damarlarında patlayan taksim meydanına,
Yerlere serpilmiş tüm gürültüleri toplarım günlüğüme
Sonra arzın merkezine inip metrolardan bir köstebek gibi,
Evde beni bekleyen mahmur bakışlarına yürürüm sevgilinin,
Hey gidi İstanbul ağzımla öpüştüğüm şehir,
Panayırların, parkların senin olsun,
Senin olsun lale devri kayıkların,
Üç gülün şafağında sevdim seni,
Haberin bile olmaz öldüğümden
Yere düşmüş kanatların,
Mavi bir kız tarar seni saçlarına her sabah,
Her sabah taze balık kokusunda bayat İstanbul
Katran sürülür şehrin üstüne,
Konuşmayı unutur halk Türkçe bildiği kelimelerden
Yangın yerinde meczup, kelebek sırtında dev, kanlı dalgalarında yakamoz.
Eyvah diye başlarız güne esmer uçurtmaların sabahlarında.
Fermanı kül bu şehrin, dermanı çığlık ve haykırış.

Güne gülerek başlanmaz bu şehirde,
Semada cesetler uçuşur.
Bu şehir tahliye olmalı cellâtlardan.

Lütfi Kireçci
Kayıt Tarihi : 22.3.2008 00:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Lütfi Kireçci